Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo… susturulamaz

Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo… susturulamaz

Açık Radyo, bu ülkede eşi benzeri olmayan bir yayın organı. Olma ihtimali de yok. Bir yaşa gelince, buralarda neyin mümkün olup olamayacağını az çok anlıyor insan. Açık Radyo, ancak Ömer Madra gibi, ömrünü ‘eşitlik’ mücadelesine adamış birinin önderliğinde kurulabilirdi ve ancak Eski Türkiye’nin makbul niteliklerinden olan ‘kamusal yararı’ ilke edinmiş sayısız destekçinin omuz vermesiyle yaşayabilirdi. Harcadığı yoğun emek karşılığında çıkar elde etmeyen sayısız programcı ve destekçinin yarattığı bir Radyo, bir okul, bir dost ve bir yol gösterici. Bıkmadan tekrar edeceğim; mahkûm olduğumuz şu sığlık cehenneminde, mahkûm edenlerin kavrayamayacağı, tahammül edemeyeceği ölçüde nitelikli bir çabadır Açık Radyo. Hiçbir yayın organından bu kadar çok şey öğrenmedim. Özellikle iklim krizi konusunda bildiğim her şeyi Ömer Madra’ya-Açık Radyo’ya borçluyum. Türkiye de ona-onlara borçlu.

Her sabah ilk işim saat 8’de Açık Radyo açmak, Ömer Madra’nın “Merhaba kâinat” deyişi… Gün boyu, haftanın her gününün her saati farklı bir ismin eğitici, öğretici programı var. Arada, birbirinden güzel müzik parçaları. Çarpıcı bir çeşitlilik ve her kültüre, inanca saygı. Çok önemli bir şey ise, Açık Radyo’nun gerçeğe sadakati. Dinleyicisine yalan söylemediğini, herkesin işine özendiğini, yayıncılık ciddiyetini her an gözlemliyorsunuz. Öyle, laf olsun torba dolsun diye değil, kelimenin gerçek anlamıyla ‘nefes almamızı sağlayan’ bir ‘kurum.’

Yaşamın herhangi bir alanında bir ‘dip’ olmadığını düşünüyorum, dolayısıyla ‘dibi görmek’ ifadesi bir şey ifade etmiyor bana. Hep daha kötüsüne tanık olmak, daha dibe inmek mümkün. RTÜK’ün Açık Radyo hakkında verdiği kararlar bu iddianın bir delili, son derece cüretkâr bir iş. “Ben, önce ‘gözünün üstünde kaşın var’ der, mevzuattaki ‘göz üstündeki kaş’ hükmüne dayanarak senin sonunu getiririm.” RTÜK’ün söylediği bu.

Neymiş efendim, Radyo’nun sabahki programında bir konuk ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini kullanmış. Herhalde ‘sayın muhbir vatandaşlardan’ biri ihbar etti, hemen inceleme başlatılmış. Önce bir yaptırım-uyarı, idari para cezası ve beş gün yayın durdurma. Radyo, para cezasının ilk taksitini ödedi ve yayına devam etti. Devam etmesinin nedeni, yayının durdurulacağı tarihleri tebliğ eden metnin ‘teknik bir nedenle’ açılamaması. Yani Açık radyo tarafından bilinememesi. (Hatta, durumu anlatan bir yazı ile RTÜK’e başvurulmuş.) Radyo’nun iradesi, yaptırımı haklı olarak yargıya taşıma ve aynı zamanda cezayı ödeme yönünde, bunu gösteriyorlar. Kamuoyuna açıklamasından iki satır: “Yayın durdurmayla beraber verilen para cezası için karardaki gibi taksitlendirme talebinde........

© Diken