menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bizim ahali Yunan adalarında ne buluyor?

101 10
19.07.2024

Yıllar önce, Türkiye henüz bu kadar pahalı değilken, bir bisiklet gezisinde Bodrum merkezde kısa süre mola verdim. O yıllarda uzun yol bisikletçiliği şimdiki kadar popüler değildi, bu yüzden konuşmadığım sürece yabancı zanneden çok olurdu. Kan ter içinde, bisiklet kıyafetimle bir büfenin kapısındaki dolaptan su aldım, içeri girdim, suyu tezgâha bıraktım. Yabancı olduğumu düşünen satıcı, eliyle iki işareti yapıp ‘two’ deyince, “Amma pahalıymış” dedim; bunun üzerine satıcı, “Haa Türk müsün, sana 1 lira o zaman” deyiverdi. Yaptığının hafif tabirle ayıp bir şey olduğunu düşünmüyordu. O arkadaşın türünün tek örneği olmadığı malum.

Yunan adalarına tatile giden Türk yurttaşlarının sayısı arttıkça konuya ilişkin tartışmanın harareti de yükselecek. Neden Türkiye’de tatil yapmak istemiyor küçük burjuvamız, beyaz yakalılar? Gerekçe yalnızca pahalılık mı? Sanmıyorum. Belki temel gerekçe fiyatlardır, ancak tek neden değil. Yurttaş ‘gitmek’ istiyor olabilir, ‘uzaklaşmak’, hiç olmazsa birkaç gün ‘başka bir yerde’ olmak. Bu varsayım hem bir yakın çevre gözlemi, hem de benzer duyguyu pek çoğumuzun yaşıyor oluşuna dayanıyor.

Turizm netameli bir konu; bir yandan ‘bacasız fabrika’ ve ‘dünya insanıyla temas imkânı’ sağlarken, diğer yandan ülke kaynaklarının ‘işletme’ ve ‘kârlılığa’ konu oluşu her zaman tartışmalı oldu. Turizm yorgunu ülkeler var. Örneğin geçenlerde Barselona’da bıkkın yerel halk, turistleri taciz eden eylemler yaptı. Bir yerde yoğun turizm oluşu oradaki yerel ekonomik ve sosyal ilişkileri kökten değiştiriyor. Kişisel gözlemim, 25-30 yıl önce gittiğim sahil kasabalarının tümünün, doğası ve insanıyla bugünden çok daha iyi ve güzel olduğu yönünde. Değişim hemen her zaman olumsuz yönde. Pahalılık, hem söz konusu değişimin sonuçlarından biri, hem de son yıllarda yaşadığımız ve Cumhuriyet’in en sarsıcı bölüşüm krizi olarak adlandırılan ekonomik çıkmazın.

Türkiye’de -yabancıya dönük turizm bir yana- yerli tatilcilerin ülkenin belli bölgelerine mâhkumiyeti, fiyatları, kaliteyi ve muameleyi belirledi. Deniz tatili seviyorsanız gideceğiniz bölgeler sayılı ve o bölge halkı da, turizmcisi de bu kısıtın farkında. Son yıllarda, önce salgın ardından enflasyon (ve deprem), gerek emlak fiyatlarını, gerekse yazlık kiralarını ve otel vs harcamalarını büyük bir hızla artırdı. Bunda ‘İstanbullu yayılmacılığı’nın da payı olabilir. İstanbul kavminin akın ettiği her yerde, giderek kendini kaybeden köylü ahırını dahi birkaç milyona satışa çıkarır oldu. Bu yaz sezonluk ev kiralama için istenen paralar ile birkaç yıl önce ev alınabiliyordu. Sermayeyi kalkındırırken halkı ezmeye dönük ekonomi siyasetinin yarattığı zorlu toplumsal koşullarda, bireysel düzlemde de ‘şirazesinden çıkma’ sürecinden geçiyoruz.

Tatil harcaması’ denilen harcama kalemi, milyonlarca insanı ilgilendirmiyor kuşkusuz.........

© Diken


Get it on Google Play