Batı cephesinde yeni bir şey var! |
İktidar sahipleri hegemonya kurabilmek, kendi doğrularının damgasını hayatın her alanına basabilmek için kavramların tanımlarını değiştirir; zira iktidarda kalabilmek için kendilerine kabul edilebilecek bir dil kurmak zorundadırlar. Kavramları kendi çıkarlarına göre eğip bükerler. Bir yanıyla seçilen belediye başkanlarının cadde ve sokak isimlerini değiştirmesine benzer bu. Hangi kahramana bir caddeyle ölümsüzlük sunulacağına iktidardakiler karar verir.
Eskilerden bir örnekle başlayalım. Yanılmıyorsam 2011’di, bir üniversiteye konuşmacı olarak davet edilmiş bir siyasetçi öğrencilerin protestosuyla karşılaşmıştı. Sesini yükselten öğrencilerin kendi sesini bastırması üzerine protesto edilen siyasetçi öğrencilerin zorbalık yaptığını ve siyasetçilerin ‘ifade özgürlüğü’nü gasp ettiğini söylemişti. Yani öğrencilerin protestosu zorba bir iktidar gibi resmedilirken siyasetçi birdenbire ‘ifade özgürlüğü’nün savunucusu bir ‘özgürlük aşığı’na dönüşüvermişti.
Bir karıncanın ağırlığını bir filin ağırlığına eşitleyen sayısal oyunlara benzeyen bir oyun bu; içinde gizli bir yanlış var. İktidardaki siyasetçiler her türlü ifade imkanına sahip. Ayrıca ‘ifade özgürlüğü’ iktidarda olanların ‘özgürlüğü’nü koruyan bir kavram değil, iktidardan farklı düşünenlerin, onu eleştirenlerin özgürlüğünü korumak için icat edilmiş bir kavram.
Rosa Luxemburg’un yıllar önce tanımladığı gibi “Özgürlük, farklı düşünenin özgürlüğüdür”; egemen kavramların, egemen kimliklerin böyle bir özgürlüğe ihtiyacı yoktur, çünkü tüm sistem, uyguladığı yasaklar ve baskılarla onun kendini ifade etme alanı ve biçimidir. Ama işte, ‘Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet‘ tarzıyla siyasetçi ‘ifade özgürlüğü’ kavramının içini boşaltıp kendine mâl edebilmişti.
O kötü günler bitti elbette, şimdi önümüzde daha kötü günler var. ABD’nin yeni iktidarı, ‘demokrasi’ ve ‘insan hakları’ kavramlarını tam tamına zıddıyla değiştiriyor. Elbette........