Yorgun Medea

H. AYHAN TİNİN

Şehrin sokaklarını aydınlatan yağ kandilleri yakılmıştı.

Sarı duvarlardaki gölge oyunları, ara yollardan büyük meydana yürüyen insanları olduğundan daha kalabalık gösteriyordu.

Olağan bir geceydi.

Yoğunluk bir ayaklanma ya da savaş hazırlığı gibi gelse de yirmi beş bin kişilik tiyatro bu akşam tıka basa doluydu.

Büyük tragedya yazarı Euripides’in Dionysia Şenliğinde üçüncülük ödülü alan Medea oyunu ilk kez sergilenecekti bu akşam…

O gece sokakları dolduran hiç kimse gelecekteki binlerce yılda, Medea’nın az sonra sahnede izleyecekleri meselesinin hala çözülememiş olacağını hayal bile edemezdi.

Allison Gregory hayal etti.

Ama o ilkin binlerce yıl öncesine, sonra bugüne baktı.

Ben Medea Değilim‘ oyununu kaleme aldı.

Türk Tiyatrosu’nun ve İBB Şehir Tiyatroları’nın değerli emekçisi Hülya Karakaş yönetmen olarak dünyada ve ülkemizde kadın üzerinden yorumladı metni…

Sonra Şirin Asutay antik metinle günümüz arasındaki yolculuğu inanılmaz bir enerjiyle yorumladı.

Şehir Tiyatrosu’nun ‘Ben Medea Değilim‘ oyunundan bahsediyorum.

İtiraf etmek gerekir ki izlemekte gecikmişim.

M.Ö. 432’de Antik Yunan Tiyatrosu’nun hümanist düşünür yazarı Euripides yazdığı ‘Medea‘ tragedyası; eşi İason Korintli bir prenses ile evlenmeye karar verdiğinde, Medea’nın korkunç intikamını anlatır. Günümüzden bakıldığında hem insan ruhunun derin haritasına hem suya dökülmüş yapraklar sakinliğinde yaşayan bir kadının öfkesinin yıkıcılığına, hem de toplumsal cinsiyet eşitliği meselesinde çağdaş toplumun henüz çözüp aşamadığı........

© Diken