İçimizdeki kışı yazan kalem: Ibsen

Hava iyice soğudu bugünlerde.

İstanbul’dan bahsediyorum tabii…

Yoksa Doğu’da Orta Anadolu’da kış bazı yolları çoktan kapattı. Şehirler beyaza büründü.

İstanbul’a henüz kar yağmadıysa da içimiz üşümeye başladı… Henrik Ibsen oyunlarının karakterleri gibi…

Mevsim ne zaman bu hale dönüşse tiyatro salonları daha çekici olmaya başlar.

Ve eğer bir Ibsen oyunundaysanız, sahneye görünmez bir kar yağar.

Norveç’in soğuk ve kasvetli coğrafyası, toplumsal alışkanlıklarla mücadele eden Ibsen bireylerinin ruhuna siner; oradan seyirci koltuklarına doğru yayılır.

Bu eczacı çırağının bir gün modern tiyatroda gerçekçiliğin babası olarak sayılacağını kim bilebilirdi ki?

Johan Henrik Ibsen… Fotoğraf: Wikipedia

1828’de Oslo’da dünyaya geldiğinde ‘ağzında gümüş kaşıkla doğanlar’ arasında sayılabilirdi rahatlıkla…

Babası sanayii devrimi sonrasında ortaya çıkan burjuva sınıfından önemli ve zengin bir tüccardı… Küçük Johan yaşamının ilk 10 yılını bu zenginliğin ışıkları içinde geçirdi. Babasının iflası ve bunun getirdiği utançla aile 1835’ler doğru yer değiştirerek daha iç bölgelere, küçük bir köye taşındı. Johan burada bir eczanede çıraklık yapmaya başladı.

Bütün bu değişimin çocuk ruhunda oluşturduğu travmanın izlerine, Johan Henrik Ibsen oyunlarında karakterlerin ahlaki, ekonomik ve sınıfsal çatışmalarını izlerken, seyirci olarak yakından tanıklık........

© Diken