menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Deveci: “Bir Anlamda Dertleşmek Gibidir Yazmak…”

15 0
08.02.2025

Geçtiğimiz aylarda “Ateş Ten Gölge” adlı öykü kitabınız yayımlandı. Önceki kitabınız “Buzdan Top” romandı. Yeni kitabınızın bir öykü kitabı olmasının herhangi bir nedeni var mı? “Ateş Ten Gölge” adını ateşten gölge olarak da okuyabilir miyiz?

Bir öykü derlemesi yapmak hem istediğim hem de biraz çekindiğim bir karardı. Bir yanım ödül almış, çeşitli mecralarda yayımlanmış öykülerim kaybolup gitmesin isterken diğer yanım ise sadece romanlarla raflarda olmak istiyordu. Sonuçta yakınımda olan insanlar ve editörüm Bilal Acarözmen’in beni öykülerimi paylaşmaya ikna etmesiyle Ateş Ten Gölge okurla buluşmuş oldu. Güzel yorumlar geldikçe de iyi ki yayımlanmış dedim.

Ben kitabın adını Ateş Ten Gölge koydum fakat o artık okurun isteyen ateşten diyebilir. Buna karışmaya hakkım olmadığını düşünüyorum.

Öyküleriniz çok içerden insanı anlatıyor. İnsanın sıradan dertleri, gündelik işler… Sıcak, samimi bir dili var öykülerin. Neler söylersiniz öykü konularınızla ve öykü dilinizle ilgili?

Dil, üzerinde en çok çalıştığım konu. Bunu sadece yazıda değil yaşamımda da yapıyorum. Bizim ülkemizde çok zengin ve yazarken bize sonsuz olanaklar sunan diller yaşıyor. Bazıları can çekişse, yok edilmek istese de direniyorlar. Onları korumak, onlarla direnmek gerektiğine inanıyor, elimden geldiğince de çabalıyorum.

Öykülerin dilini sıcak ve samimi bulmanız beni sevindirdi, sanıyorum öyle olması aynı zamanda konularıyla da ilgili. Bir ağaca ses olurken onunla nasıl iletişim kurmam gerekiyorsa yazarken de aynı duyguyla yaklaşıyorum. Becerebiliyorsam ne mutlu bana…

“Buzdan Top” romanında olduğu gibi “Ateş Ten Gölge”de de tarihleri yazışınız dikkat çekici. “on dört aralık bin dokuz yüz yetmiş yedide.” Böyle yazmanızın herhangi bir nedeni var mı?

Beni tanıyanlar bilirler, ben de bazı ifadeler yok. Ben birazdan gelmem mesela, yedi buçuk dakika sonra gelirim. Soyduğum taze fasulyeleri sayar, bir kilo da kaç adet olduğunu merak ederim. Bu da haliyle yazdıklarıma yansıyor. Örnek vermek için seçtiğiniz tarih Oğuz Atay’ın ölümünden bir gün sonrası. Oğuz Atay yaşarken bir gün küçük bir yere taşınıp orada eşekle gezmek istermiş. O öyküde kendimce onu hayal ettiği yaşama kavuşturmak istedim.

Öykülerinizin ana karakterleri ve anlatıcılar genelde kadınlar. Erkek bir yazar olarak neden kadınlara öykülerinizde anlatıcı ve ana karakter olarak yer veriyorsunuz.........

© dibace.net