“Anadolu Mayası” Tezinin İmkânı ve İmkânsızlığı Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme…
Yalçın Koç’un “Anadolu Mayası” tezi, Ahmed Yesevî’nin irşad ettiği dervişlerin Anadolu’yu Türkleştirdiği savını esas alan bir temellendirmedir. Teze göre “Anadolu, Türklerin mayaladığı bir coğrafyadır.” (Koç, 2014: 14). Yazar “maya” kavramını, “Türkistan’dan gelen kelâm” ile muhtevalandırmakta; “mayalayan özne”yi ise “Türk” olarak belirlemektedir:
“Anadolu Türk kimliğinin özü, Anadolu mayasıdır. Anadolu mayası, Türkistan’dan gelen kelâmdır. Türkistan’dan gelen kelam, Yesi’den bir ‘Yüce İnsan’ın gönlünde, Türkçe söz ile açılan (ve), Kadim demde Hatem olan Kelam’dır.” (Koç, 2014: 348).
Kitapta “Müslüman Türk” kavramı yalnızca bir kere geçmekte, onda da Anadolu’da uygarlık kuran halkların kronolojik katmanları işaret edilerek “en son katman” vurgulanmaktadır:
“Anadolu, kronolojik olarak sıralanabilecek katmanların ülkesidir. Bunlar arasında Hattiler, Hititler, Likyalılar, Karyalılar, Grekler ile Roma ve Bizans’ı sayabiliriz. Liste çok uzundur; sonunda da ‘öz’leri ve ‘esas’ları öncekilerin tamamından farklı olan ‘Müslüman Türkler’ yer alır.” (Koç, 2014: 64).
Yalçın Koç, Anadolu’ya dair bir tarih algısına sahiptir. Buna göre Anadolu’da Ionya ile başlayan katmanlar bulunmakta ve bunlar Grek-Latin-Kilise diyarı inşa etmekte; diğer yanda ise Anadolu’yu mayalayan bir “öz” bulunmaktadır (Koç, 2014: 69-70). Yalçın Koç, Anadolu mayasının “aslî kimlik” olduğunu, yani “öz” niteliği taşıdığını, bu nedenle “sentez” oluşturamayacağını ifade etmektedir:
“Kültür, elbette senteze uğrar, elbette aktarılır; çünkü doğası budur. Ancak maya, kültüre tahvil edilemez; kültür, mayayı örterek kuşatamayacağı için (…) farklı mayaların sentezi olmaz.” (Koç, 2014: 69).
Müellifin “maya, sentez kabul etmez” şeklindeki yaklaşımı, Yahya Kemal gibi bir zaman Nev-Yunanîliği ve ardından İslâm-Roma’yı savunan ediplerin Anadoluculuk fikriyatı ile bağdaşmaz nitelikte bir teori geliştirdiğini gösterir:
“Bazı edebiyatçı, sanatçı ve bilim adamları, Anadolu’nun zeminine Ionya’yı koymakta ve Anadolu coğrafyasındaki mevcudun, esas itibariyle, Ionya ve kadim Grekleri de içeren bir sentez olduğunu kabul etmektedir. Hemen belirtelim ki, Anadolu mayası itibariyle böyle bir iddia tamamen yanlıştır.” (Koç, 2014: 63).
Yalçın Koç’un argümanları Türklüğü “Müslüman” kimliği ile ele alırken, onu Grek-Latin kökenli insandan (antropos) ayrıştırmaktadır. Ona göre kökü Ionya’da olan insan ile Yesi’den gelen Kelâm’la mayalanmış insan kültürel temasa girse bile “öz”ler birbirine karışmaz (Hacı Bayram-ı Velî, camisini inşa ederken Roma tapınağının taşlarını kullanmıştır). Ancak müellif Türklüğü inançla inşa ederken, soy-Türklüğün Anadolu’da yerleşikliğini de tarihsel Hanifliği de göz ardı etmektedir.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden