Çözüm Rasyonellik mi, İrrasyonellik mi?

Ekonomide rasyonalite, karar almanın temeli olarak kabul edilir. Rasyonel bir karar; verilere, analizlere ve uzun vadeli hedeflere ilişkin tutarlı bir anlayışa dayalı olarak verilen bir karardır. Duygusal tepkiler ve kısa vadeli kazanımlar veya yanlış iletişim tarafından yönlendirilen irrasyonellik, ekonomik istikrarı ve toplumsal refahı baltalayan sonuçlara yol açar.

Son yıllarda Türkiye, irrasyonel karar alma eğilimi ve kurumlardan gelen zayıf iletişim performansının bileşkesi ile yol almaya devam ederken, sonuç daha da kötüleşen ekonomik koşullarla karşı karşıya kalmak oluyor. Bu sorunların merkezinde, başarısız iletişim stratejileri ve hatalı veri üretilmesinin yanı sıra ekonomi yönetimine olan güvenin kaybolması yatıyor.

Rasyonele Dönüş

Türkiye ekonomisi faiz deneylerinin yapıldığı bir laboratuvara dönerken ekonomiyi çözüme götüreceği iddiası ile icat edilen tüm enstrümanlar, uzun dönemde ekonominin refah seviyesini daha da kötüleştirecek sonuçlar yaratmaya devam etti.

Siyasetin bu makroekonomik politikalara yönelik mecburi U dönüşü, uluslararası finans çevrelerinin desteklediği ve ana akım ekonomi uygulamalarını yeniden uygulama iddiasında olan bir ekonomi yönetimini karşımıza çıkardı.

Kuşkusuz bu süreçte merkez bankasının misyonunu ortaya koyabilme yetisinin bilerek ve istenerek kaybetmesine neden olan irrasyonel tercihlerin yerini yeniden rasyonel olduğu ifade edilen tercihlerin alması ile merkez bankası, parasal istikrarı sağlama rolünü yeniden kazanmaya başladı. Ancak…

Bir ekonomide merkez bankasının açık, tutarlı ve şeffaf iletişim yürütebilmesi, fiili olarak uyguladığı politikalara güven oluşturmaya yardımcı olmanın yanında, piyasa katılımcılarının geleceğe dair rasyonel beklentiler oluşturmasını sağlaması nedeniyle büyük ölçüde önemlidir.

Yeniden rasyonelliğin sağlanmaya başlandığı dönemde merkez bankasının doğru ve zamanında karar almasının yanı sıra en fazla gereksinim duyulan şey, kuşkusuz doğru ve sorunsuz iletişim sağlanması olmalıdır.

Ancak bu süreçte ortaya konulan kötü iletişim performansı, çoğu zaman kamuoyundaki iletişim boşluklarını merkez bankasının değil, kimi uzmanların ya da eski merkez bankacıların doldurmasına yol açıyor.

Merkez bankası için rasyonel bir iletişim stratejisi, politika kararlarının ardındaki gerekçeleri açıklamayı ve zamanında, doğru yönlendirmeler yapmayı içerir. Konu, ister enflasyonu dizginlemek için faiz oranlarını artırmak, ister büyümeyi teşvik etmek için düşük tutmak olsun, merkez bankaları ayrıntılı gerekçeler sunmalıdır.

Merkez bankası eylemlerine net açıklamalar eşlik etmediğinde, piyasa katılımcıları bankanın hedeflerini tahmin etmeye bırakılmış olur ve........

© Daktilo1984