Cinsiyet Devrimi |
Sevgili anneciğim, babacığım, Dolly ve Bill,
İki yıldır aklımda olan bir şeydi bu mektubu yazmak. Bu sorunu sizinle paylaşmak. Ancak şimdi yüzleşebiliyorum. Bu ağır bir görev benim için ve geçen iki yıl onu daha da hafifletmedi. Öncelikle bilmenizi isterim ki, hayatımda hiç olmadığım kadar mutlu ve sağlıklıyım. Mektubun geri kalanında bunu hiç aklınızdan çıkarmamanızı istiyorum.
Galiba hayata dair ve onu yaşayan kompleks varlıklar olan bizler hakkında biraz felsefeyle başlamalıyım. Hayat cidden garip ve yaşadıkça daha da garipleşiyor. Her insanın biricik olduğunu düşünürüz, ancak işin aslı o ki hepimiz temelde aynıyız. Sadece görünüşte ve mizaçta farklıyız. Bazen tabiat, genellikle bilmediğimiz bir nedenle müdahele edip, kendi tuhaflıklarını ekliyor. Bazen, bir şeyler ters gider ve anormal bir çocuk doğar. Bunlar aslında hayatın bir parçası, sadece biz kabul etmiyoruz. Bilim yoluyla,“Neden?” sorusuna cevap bulmaya çalışıyoruz. Neden bu tuhaflık oldu ve nerede bir şeyler yanlış gitti? Ve bu tuhaflığı nasıl önleyebiliriz, veya zaten oldu ise, nasıl tedavi edebiliriz?
Bu bizleri araştırmaya iteler, gerekirse tıbbi yardım almaya.
İnsan türü belki de dünyanın en büyük kimyasal reaksiyonu, ve bu yüzden de çok sayıda fiziksel rahatsızlığa maruz.
Vücutlarımızın en hayati parçaları arasında bezler bulunur. Küçük, görünüşte önemsiz gözükseler de, aslında tüm vücudumuz onlar tarafından yönetilir. Bez sistemindeki herhangi bir dengesizlik vücudu baskı altına sokar ve bu dengesizliği düzeltme çabasına zorlar. Bu baskı, ölümcül olmasa da bizim hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız üzerinde büyük bir etki yapar. Diğer birçok insan gibi, bende de böyle bir dengesizlik vardı. Geçmiş zaman kipini kullanıyorum, çünkü bu hal giderildi. Uzun ve çok yavaş bir sürecin sonunda Kopenhag’daki bir doktor bu mucizeyi başardı. O harika bir adam ve çok parlak bir bilim adamı.
Benim durumum alışılmadık bir vaka, ancak bu hal ortalama bir insanın düşündüğü kadar da nadir değil. Daha çok sosyal tabulara ilişkin bir problem, ve konu hakkında konuşmak istemem arzusuna. Çünkü büyük bir sessizlikle karşılanan cinsiyet ile ilgili. Bu yüzden Avrupa’ya, dünyanın en önemli bez ve hormon uzmanlarından birine geldim. Bu doktor benim vakamı kabul etmeye istekli idi, çünkü benim gibi tam bir işbirliği yapacak bir hasta bulma şansı pek fazla değildi. Bu işbirliği aylarca süren günlük testler ve muayeneler anlamına geliyordu.
Bilip bilmediğinizi bilmiyorum. Ancak hem erkeklerin hem de kadınların vücutlarında her iki cinsiyetin de hormonları mevcut. Dış görünüş ne olursa olsun, bir kişinin cinsiyetini belirleyen şey bu hormonların miktarı. Tüm cinsel özellikler bu hormonların sonucu.
Bazen bir çocuk doğar ve tüm dış görünüşüyle belirli bir cinsiyete ait gibi görünür. Çocukluk döneminde hiçbir şey fark edilmez, ancak ergenlik........