Murathan Mungan: Geçmişten geleceğe

Murathan Mungan’ı ben önce tiyatro oyunlarından tanıdım. “Mahmud ile Yezida” ve hemen ardından gelen “Taziye” oyununa hayran oldum. Sonra öykülerine, sonra şiirlerine, sonra yazdığı her şeye. Yıllar yılları kovalarken onun çalışkanlığı, üretkenliği, ustalığı çoğaldıkça çoğaldı. Hiçbir kitabını kaçırmaz oldum. Sadece kendi yazdıkları değil, Metis Yayınları’ndan çıkan Murathan Mungan’ın seçki kitapları da birçok okur gibi benim de önümde nice ufuklar açtı. Görüş alanımı genişletti, çoğalttı, yoğunlaştırdı.

Onun iç güzelliği aynı zamanda yüzüne yansır. Ona ne zaman rastlasam (ki bu çok sık olmaz) daha sanki dün karşılaşmışız gibi kollarını kocaman açar, insanın içini ısıtır. Sıcak gülümsemesiyle, aydınlık yüzüyle güven ve umut verir.

O kendinden çok yaptığı işi önemseyenlerden. İşi edebiyat. Ama edebiyatı, kendi topraklarının kökleriyle bunca besleyen ve kendi yaşadığı toplumun gerçeklerine ışık tutacak biçimde dallandırıp fidanlar eken, çiçek açtıran az yazar tanıyorum. O fidanlar bugün ve yarına ilişkin meselelerdir. “Kırk Oda” kitabında Pamuk Prenses’ten Hedda Gabler’e, 40 odanın anahtarı peşinde okuru koştururken kadın sorununa parmak basması; “Çador”da kadın imgesini, burkayı sorgulaması... Ve daha niceleri, hep günümüzün gerçeklerini, sorunlarını vurguluyordu.

Şimdi ondan söz etmem durup dururken değil. Geçen hafta Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’ne Murathan Mungan değer görüldü. 2007’den beri, ülkemizde bir kent adına verilen tek ödül. Mersin........

© Cumhuriyet