Güzin Dino’nun mezarı kurtarılmalı...

Başlıktaki şu üç sözcük, 22 Haziran günü, sevgili arkadaşım yazar Erendiz Atasü’den aldığım bir mektupla hayatıma girdi. Ve o andan sonra beni Kafka romanlarına taş çıkartacak kaotik bir labirente fırlattı. Kahroldum, yaralandım, vefasızlığın, vicdansızlığın böylesi görülmemiştir dedim, ağladım, güldüm, şaştım, inanamadım, yardım isteyince de müthiş bir dayanışma ağıyla sarıldım.

Şimdi bunu en kısa ve özlü biçimde siz okurlarla paylaşmak istiyorum.

Mektup, bir arkadaştan aldığı haberle başlıyordu. Haber. Türk siyasal tarihinin, sanat tarihinin, edebiyatımızın ayrılmaz bir parcası olan Abidin ve Güzin Dino’yla ilgiliydi.

Zürih’te yaşayan Ahmet Oltan, Paris’e gittiğinde Güzin Dino’nun mezarını ziyaret etmek istemiş ve acı bir gerçekle karşılaşmıştı. Güzin Dino’nun mezarı bakımsız kalmış, adı silinmişti. Ziyaret sırasında, mezarın 10 yıl için kiralandığını, süre dolunca Fransa’daki yasalara göre kemiklerin çıkarıp atılacağı, mezarın yok olacağı söylenmişti!

Yazar, dilbilimci, çevirmen, radyocu, öğretim görevlisi Güzin Dino’yu 2013 Haziran’ında kaybettik. On yıl için kiralanan mezarın süresi doldu. Haziran 2025’e kadar kira uzatılmaz ise Güzin Hanım’ın kemikleri çıkarılacak ve imha edilecekti.

Erendiz Atasü, PEN Yazarlar Derneği olarak bir şey yapmamızı istiyordu. Gel de kahrolma! Bizim derneğin eti ne budu ne! Ama bir seferberlik ilan edebilirdik.

Hürriyet’te Ahmet Tek “Paris’te Bir İsimsiz Mezar” başlıklı, şu yukarıda özetlediklerim üzerine geniş bir yazı yazdı, Abidin ve Güzin Dino’nun önemini vurguladı.

Tam o sırada uluslararası bir toplantıdaydım, en güvenilir gazeteci........

© Cumhuriyet