Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki... Kimi nutuk atar, bebeklerden katil yaratır, kimi döver söver, kendi çocuklarını değil, başkalarının çocuklarını hedef alan kararlar verir, kimi okşar şımartır yoldan çıksa da benimdir der. Sadece kendi çocuğu için yaşayanlar elbet başkalarının çocuklarını dert edinmez. (Bu kadar girizgâh yeter. Sadede gel Zeynep!)

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ydü. O akşam İş Sanat’ta muhteşem bir konser dinledim. Konserin başlığı “Bir Nota, Bin Umut”tu. Haftanın armağanıydı! Fazıl Say’ın AÇEV’e desteğiydi.

Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın (AÇEV) 30. yıldönümüydü. Bir sivil toplum kuruluşu olan, bağışlarla ayakta duran, çocuklara fırsat eşitliği yaratmak için yola çıkıp bugün Türkiye’nin birçok köşesine uzanan bu kuruluşu yıllardır saygıyla izlerim. Toplumu nasıl dönüştürdüklerine tanıklık etmişliğim var.

Ancak o akşam edindiğim ve konser biter bitmez okumaya başlayıp ertesi gün bitirdiğim “AÇEV’in Öyküsü-Kökler ve Kanatlar”ı (Doğan Kitap) okuyunca, yaptıkları işe, adanmışlıklarına saygım, sevgim, hayranlığım bin kat arttı. Kitabı yayına hazırlayan Bahar Çuhadar, ihtiyaç sahibi çocuklara uzanan elleri, tanıklıkları, anıları, ustalıkla derlemiş.

Kuruluşundan bu yana atılan adımlar, izlenen yol, çocuk eğitiminin anahtarı/kilidi, 0-6 yaşın önemi, anne ve babaların eğitimi, gidilmeyene gitmek, Güneydoğu açılımı, afet bölgelerine ulaşmak, radyo ve TV programlarıyla yaygınlaşmak, yurtdışına açılma, gönüllülük... Hepsinde tek pusulaları var: Bilim, bilim, bilim.

Bu yolculukta........

© Cumhuriyet