İnsan gibi yaşayabilmek, bir adım ötesi, yaşayabilmek, ayakta kalabilmek yolunda ittifaklar, eylem birlikleri oluşturabilmenin gerekleri ortada. İnsanlık tarihinin geçmişi, insan gibi yaşanabilinmiş, nefes alınabilmiş, tüm canlılar, doğa değerlerinin korunabildiği süreçler ile, tersine yok edilişlerinin, yaşamın dibe vurulduğu, akıl almaz boyutlarda ağır kayıpların yaşatıldığı dönemlerin örneklerinin bütününden oluşmuyor mu?
Çok eskilere gitmenin de gereği olmayabilir. Yaşadığımız topraklar üzerindeki, Cumhuriyetin en zorlu koşullardaki zorlu kazanımları, alınan yollardan sonra, Ülkemizde yaşanmış en olumsuz koşullar, gerçeklerle yüz yüze kaldığımıza bakarak, ayakta kalabilmenin yolları üzerinden çözümlerde buluşabilmek gerek. Tuzun kokuştuğu zamanların, sorunların batağında, susarak, sinerek nefes alınamayacağına göre... Korkunun ecele çözüm üretmediğini, insanca yaşama koşullarından, her geçen gün biraz daha batağa çekiliyor olarak tanıklık ettiğimize göre de susarak sıranın bize gelmeyeceğini umarak yaşayabilmenin de bir yolu, çıkışı yok.
Bireysel her birimizin deneyim kazanabilmesine dönük, 2002’lerden günümüze ne kadar çok uzun bir zaman dilimi geçti değil mi?........