Atatürk Türkiye’sinde tasarruf tedbirleri

Onlar, tasarrufu sadece başkalarından beklemediler, kendileri de tasarruf seferberliğine katıldılar; öyle ki, tasarruf tedbirleri kapsamında, 1931’de milletvekilleri maaşlarında yüzde 30 indirim yaptılar.

Yıllarca, “İtibardan tasarruf olmaz!” diyerek ülkenin kaynaklarını har vurup harman savuran AKP iktidarı, ekonomik çöküş karşısında “kamuda tasarruf tedbirlerini” açıkladı. Ancak açıklanan tedbirlerinin çok yetersiz olduğu görüldü. Öyle ki bu tasarruf tedbirleri arasında, ışıkları hiç sönmeyen 1000 odalı Saray’da dikkate değer bir kısıtlama yok…

Peki, bu Cumhuriyeti kuranlar, kriz anında hangi tasarruf tedbirlerini almışlardı?

Cumhuriyeti kuranlar; Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Osmanlı’nın ekonomik iflasından önemli dersler çıkarmışlardı; örneğin onlar yüksek faizle dış borç alarak devletin bağımsızlığını korumanın mümkün olmadığını çok iyi biliyorlardı. 1923’te Türkiye, Lozan’da dış borçlardan kurtulma sürecine girdi. İzmir İktisat Kongresi’yle de ekonomik kalkınmanın yol haritası belirlendi. Ancak 1929’da önce New York Borsası, sonra Avrupa borsaları dibe vurdu. Fiyatlar düştü. Uluslararası ticaret durma noktasına geldi; Dünya Ekonomik Buhranı patlak verdi. Büyük Buhran, ekonomik olarak henüz emekleme aşamasındaki genç Türkiye Cumhuriyeti’ni de çok olumsuz etkiledi. İthalata bağlı ve tarıma dayalı Türk ekonomisinin bu koşullarda ayakta durması çok zordu. Osmanlı borçlarının ödenmesine de o yıl başlanacaktı. Yeni ekonomik çözümlere ihtiyaç vardı. İşte o koşullarda Cumhuriyet hükümeti, bir taraftan planlı programlı devletçi sanayileşmeye yönelirken diğer taraftan gelirleri artırmaya ve giderleri olabildiğince azaltmaya çalıştı. Bunun için “bir tasarruf seferberliği” ilan edildi. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, arkadaşları ve milletvekilleri de bu seferberliğe katıldılar; tasarruf tedbirlerini en tepeden uygulamaya başladılar.

Türkiye, 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’na karşı gerçek bir ekonomik kurtuluş savaşına girdi. Halk yeni vergilerle fedakârlık yapmaya çağrılırken milletvekilleri de maaşlarında üçte bire yakın indirim yapılmasını kabul ettiler.

5 Mart 1931’de Afyonkarahisar Milletvekili Ali (Çetinkaya), Erzincan Milletvekili Saffet (Arıkan) ve Tekirdağ Milletvekili Cemil (Uybadın) beyler TBMM’ye, milletvekili maaşlarını 500 liradan 350 liraya indiren bir kanun teklifi sundular. (TBMM Zabıt Ceridesi, D.3, C.26, 5 Mart 1931, s.1.15)

TBMM, bu teklifi, 5 Mart 1931’de 1757 saylı kanun olarak kabul etti. Bu kanun, 11 Mart 1931’de Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Haziran 1931’de yürürlüğe girdi. (Resmi Gazete, 11 Mart 1931, S.1745, s.1.)

Böylece, TBMM, tasarruf tedbirleri kapsamında, milletvekili maaşlarını yüzde 30 azaltarak 500 liradan 350 liraya indirdi. (Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, C.2, İstanbul, 1973, s.465.) Yolluklar da 25 liradan 10 liraya indirildi. Cumhurbaşkanı Atatürk, bu kararlar nedeniyle milletvekillerini kutladı.

Milletvekili maaşlarının 500 liradan 350 liraya indirilmesi konusunda Bütçe Encümeni Mazbatası (4 Mart 1931)

1931’de milletvekillerinin maaşlarında indirim yaptıkları ortamda Cumhurbaşkanı Atatürk de üzerindeki bütün mal varlığını millet adına CHP’ye bırakmak istedi. (Atatürk, kurduğu İş Bankası’nı, örnek çiftlikleri, bankadaki hisse senetlerini ve çiftlik gelirlerini hep milletin malı olarak görüyordu. Çünkü Hindistan Müslümanlarından gelen paradan kalan bakiyeyi de buralarda değerlendirmişti. Bu nedenle İş Bankası 2 numaralı hesaptaki paradan ve tahvillerden şahsi harcama yapmamış, çiftlik gelirlerini de şahsi gelirlerine katmamıştı. Hatta çiftlik ürünlerini parasını verip satın almıştı.) Atatürk, kâğıt üzerinde kendi üstünde görünen tüm bu mal varlığını, kişisel mirasçılarına bir şey bırakmadan, yasal olarak son kuruşuna kadar millete bırakmanın yollarını arıyordu. Fakat Hasan Rıza Soyak, “Bunun Medeni Kanun’a göre imkânsız olduğunu, mirasçılarının ‘mahfuz hisseleri’ bulunduğunu” belirterek itiraz etti. Atatürk, “Her ne ise... Bir çaresini bulmalı ve mutlaka istediğim........

© Cumhuriyet