Sokaklarda, dolmuşta otobüste, çarşı pazarda, ekranlarda yurttaşların çoğu, çocuklar bile benzer sözlerle yakınıyor; kimi de hem yakınıyor hem yandaşlıktan vazgeçmiyor. Ekmek derdi, derde yol açanları sorgulatmıyor. Ana babalar, kindar dindar masalıyla çocuklarına kurulan ÇEDES medes tuzaklarını göremiyor.
Anası 54 liradan 44’e inen portakala uzanınca, 11-12 yaşındaki bir çocuk, “Yemeklik alalım” diyor. Öteki anne bir iki yumurtayla patatesi ezip salça, maydanoz naneyle çoğaltıp çocuklara günaşırı “sandviç” yapıyormuş.
Haber gerçek de asparagas da olsa kadını erkeği, yaşlısı genci ucuz peynir, üç beş ekmek, bir kg et, bulgur pirinç için anında sıra oluşturuveriyorlar.
Bu iktidarla on yaşında tanışan anne, “Anam beslenme çantama bir şeyler koyardı. Zeytini, domatesi saymazdık. Bebelerimin zeytini, çantası yok?” diyor.
O, ilkokulu bitirmiş; kızının okumak istememesinin nedenini, 4 4 4’lük sözde eğitimin amacını anlayamıyor.
Evlat acısı küllenmeyen ninenin öksüzü, TV’de gördüğü maket mezarı unutamıyor, “Ya, bizimkinden ölü çıkarsa!” diye okula gitmek istemiyormuş.
Çocukların başat gereksinimi salt aş ekmek mi?........