Bir insan ve insanlar
Bir insan, Tanrı’nın gündüzü çalışmak, geceyi dinlenmek için, şimşeği ve gök gürültüsünü insanları korkutmak için, yeryüzü ve gökyüzünü insanların yiyecek ve barınma sağlaması için, yıldızları ve öteki ışıklı gök cisimlerini insanların aydınlanmaları ve yollarını bulabilmeleri için yaratmış olduğuna inanabilir. Buna kimse karışamaz, bu onun inanç özgürlüğüdür.
Bir insan, Tanrı’nın yaptığı şeylerin bilimsel nedenlerini bilmesine karşın, Tanrı’ya ve bir dine inanabilir. Buna kimse karışamaz, bu onun inanç özgürlüğüdür.
Bir insan Tanrı tarafından yapıldığı iddia edilen şeylerin bilimsel nedenlerini bildiği için Tanrı’ya ve herhangi bir dine inanmayabilir. Buna da kimse karışamaz, bu onun inanç özgürlüğüdür.
Bu üç insan, aynı toplumda, aynı ülke ve aynı dünyada yaşadıkları için birbirlerinin inançlarına saygı duymak zorundadırlar. Burada hoşgörü değil, insan haklarına dayalı bir demokratik hakka sarsılmaz bir saygı duymak söz konusudur. En sevdiğim söz: “Beni hoş görmeyin! Bana hakkımı verin!” Çünkü “hoş görmek” eşitliği bozar!
Bu üç insan, aynı zamanda, Voltaire’in sözünü ettiği iki kutbu (din ve hükümet) üst üste, alt alta, yan yana, karşı karşıya getirmemek zorundadır. Bu zorunluluğa artık günümüzde Avrupa’da “laiklik”, Anglosakson dünyasında “sekülarizm” diyorlar.
Gelelim şu Noel ve yılbaşı kutlamalarına! Dünyanın beş anakarasında yaşayan insanlar birbirlerinden habersiz güneşin,........
© Cumhuriyet
visit website