İnsan romanın neresinde?

Kutsal kitaplarda, “Önce söz vardı” dense de aslında insanı insan yapan da tanrıları yaratan da insandır.

Goethe, “Önce eylem vardı” der çünkü sözden önce yaşam, insan ve eylem vardır.

Söz, insanın başkalarıyla birlikte yaşaması zorunluluğuyla yani toplumsallaşmasıyla birlikte gerçekleştirdiği eylem içinde ortaya çıkan bir kavram olarak doğmuştur.

Dilin, sanatın, edebiyatın ölümsüzlüğüyle insanın ölümsüzlüğü eşdeğerde, eşanlamdadır.

Yazılı sanat ürünlerinin en eskisi olan Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışı serüveni, insanlığın ve sanatın da serüvenidir.

Bu serüveni aktarmadaki başarı, sanatın ölümsüzlüğe doğru attığı adımları da gösterir bize.

Bu nedenle, bir sanat yapıtının başarı ölçütlerinden biri de ele aldığı dönemin insanlarını, yaşam biçimlerini gelecek dönemlere aktarmasındaki başarıdadır.

İnsanlığın ölümsüzlük arayışı tükenmeyeceğine göre, bu arayışın önemli araçlarından biri olan romanın da tükenmeyeceğini söylemek gerekir -ki bu tüm yazın dalları için de geçerlidir-.

İnsanın kendini tanımasındaki en önemli araçlardandır roman. İnsanın kendisiyle ilgili özellikler bulabileceği durumlar, olaylar, duygular, düşünceler vardır her romanda.

Zamanı aşan, yaşama ışık........

© Cumhuriyet