Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay |
Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir. Enflasyon oranı ne orta vadeli programda ne de Merkez Bankası ve ilgili diğer kurumların açıklamalarında belirlenen hedeflere düşürülememekte, sık yapılan revizyonlarla hep daha yukarılara çekilmektedir. Benzer durum işsizlikte de vardır.
Son resmi açıklamaya göre işsizlik oranı Ağustos 2025’te yüzde 8.5’tir. TÜİK tarafından “atıl işgücü oranı” olarak açıklanan geniş tanımlı işsizlik ise yüzde 29.7’ye ulaşmıştır. Bu orana göre 13 milyon 400 bin dolayında vatandaşımız işsizdir. Sosyal açıdan durum vahimdir. Gıda ürünlerinde düşürülemeyen yüksek enflasyon ve yaşam pahalılığı ile gelir dağılımında artan bozulma derin yoksulluğun yaygınlaştığını göstermektedir.
Türk İş’e göre dört kişilik aile için gerekli asgari aylık gıda harcamasını tanımlayan açlık sınırı ekimde 28 bin 412 TL’ye, gıdayla birlikte kira, ulaşım gibi temel gereksinimler için gereken asgari harcamayı gösteren yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 TL’ye çıkmıştır. Bekâr çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 36 bin 934 TL’dir.
Nüfusu yüzde 20’lik beş gruba ayırarak grupların ulusal gelirden aldığı payı gösteren sınıflandırma açlık ve yoksulluk sınırlarında yaşamaya çalışanların nüfusumuzun büyük bir kısmını oluşturduğunu göstermektedir. TÜİK’in Mart 2024’te yayımladığı 2023 yılı gelir ve yaşam koşulları araştırmasına göre nüfusumuzun en zengin yüzde 20’sini oluşturan 17 milyon 200 bin kişisi ulusal gelirin yüzde 47.9’unu yani yaklaşık yarısını alırken en yoksul yüzde 20’si ulusal gelirin yüzde 5.9’u ile yetinmektedir. İkinci en zengin grubun payı yüzde 21.2, üçüncünün yüzde 14.7 ve........