Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ |
Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu. Fakat bu kadar çok konuşulmasına rağmen emekçinin sofrasına yansıyan gerçek, sözcüklerin değil, sayıların belirlediği acı bir tablo. Son günlerde AKP’nin Meclis’e sunduğu yasa tasarısı da bu tabloyu yeniden görünür kıldı: Kamuda görev yapan genel müdürlere, daire başkanlarına, kurum başkanlarına, il müdürlerine, müfettişlere ve uzmanlara 30 bin TL seyyanen zam getirilmesi planlanıyor.
Bir yanda 30 bin liralık seyyanen artış, diğer yanda yılsonunda enflasyonla mücadele bahanesiyle asgari ücrete yüzde 20–25, SSK ve BağKur emeklisine yüzde 13–14, memur ve memur emeklisine ise yüzde 19.60 oranında yapılması beklenen zamlar… Kâğıt üzerinde artış gibi görünen bu oranlar, mutfağa geldiğinde buharlaşan, pazarda eriyen, elektrik faturasının gölgesinde kaybolup giden sözde iyileştirmelerden ibaret.
Bu ülkede asıl tartışılması gereken soru şudur: Neden bu ülkede emekçinin, memurun, emeklinin maaşı enflasyon karşısında korunamazken, üst düzey bürokratlara tek kalemde, tek nefeste, 30 bin lira ekleniyor?
Geliniz birlikte düşünelim… Kamunun en tepesindeki bürokratlar zaten ortalama 100 bin liraların üzerinde maaş alıyor. Aldıkları ücret; lojman, makam aracı, temsil ödeneği, ek göstergeler ve yan haklarla daha da yükseliyor. Bu kesime yapılan 30 bin liralık seyyanen artış, kimi bürokratın maaşında yüzde 20’ye denk gelse de kimi için yüzde 30’dan fazla bir artış anlamına geliyor.
Peki ya........