Narin ve bataklık

Diyarbakır’da 19 gündür aranan ve dün cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran yüreğimizi yaktı. Yakmak ne kelime günlerdir uyku uyuyamıyor insan. Ahlaklı her insan aldığı nefesten utanıyor böyle durumlarda.

Benzer bir durumu Hatay 6 Şubat’ta yerle bir olduğunda, yıkık sokaklarda yürürken enkazların altından gelen yardım çığlıkları geldiğinde yaşamıştım.

Tamamıyla çaresizlik. Tamamıyla tükenmişlik. Son 20 yıldır ne çok felaket yaşadık. Narin de bunlardan biri.

Patlayan bombaları mı sayayım, Ensar Vakfı’nda çocuklara cinsel istismarı mı yoksa Süleymancıların yurdunda yanan küçük kız çocuklarını mı? Özgecan Arslan’a mı ağlayalım, Manavgat’ta Marmaris’te yanan ormanlarımıza mı? İstanbul Basın Ekspres yolunda servisin içerisinde boğularak can veren işçilere mi kederlenelim yoksa Kastamonu’da koca bir şehri yok eden dere yatağı felaketine mi?

Yakalanan baronları, birbirini vuran çeteleri, mafya babalarını, milyarlık vergi kaçakçılarının 10 ay cezaevinde yatıp çıkmalarını, milyonlarca yabancı kimliği belirsiz göçmeni... PKK saldırılarını saymıyorum bile.

Artık o kadar alıştık ki her gün 2-3 şehit geliyor farkında bile değiliz. Çoğumuz duymuyor bile.

Ekonomi desen ezenin daha da ezdiği bir düzene dönmüş durumda. Yoksul kimsenin umrunda değil. Eğitim öğretim çökmüş vaziyette. Enflasyon toplumu çürütmüş. Gencecik kızlar her buldukları fırsatta ünlü olmak, para kazanmak uğruna türlü rollere giriyorlar.

Neymiş en çok imam hatip okulunun açıldığı dönemi yaşıyormuşuz. Üniversiteler, herkesin kendi adamını istihdam ettiği beton yığını binalardan ibaret olmuş.

Narin’den nerelere geldik.

Sabah gazetesi Narin soruşturmasındaki gizli tanığın ifadesini yayımladı. İtirafçı olan tanık tüm yaşananları........

© Cumhuriyet