“HAVALA” kitabımda gün yüzüne çıkmamış ilginç olaylar var. Bunlardan birine dikkat çekmek istiyorum. Bu olayda İzmir merkezli bir çetenin çağrı merkezi sistemi kurarak emekli Almanları nasıl dolandırdığı ortaya çıkıyor.
Havala, bankacılık sistemi dışında gerçekleştirilen kayıt dışı bir para transfer yöntemi. Genellikle “Havaladar” denilen kuryeler kullanılarak döviz büroları ve kuyumcular üzerinden yürütülüyor. Sistem içerisindeki bir kuyumcuya gittiğinizde alacağınız ya da göndereceğiniz para, kuyumcualıcı-satıcı arasında olan bir şifre karşılığında size veriliyor ya da sizden alınıp aktarılıyor. Bu aktarma işini de Havaladar denen taşıyıcılar yapıyor. Para ne sisteme giriyor ne de dijital ortamda takip edilebiliyor. Hele bir de getirilen para için “Nereden buldun” sorusu sorulmayan Türkiye gibi ülkeler varsa orası Havala cenneti oluyor. Bu iş tamamen karaparanın taşınması, aklanması ve uyuşturucu gibi suç paralarının güvenle saklanmasını sağlıyor. İşte bu yüzden son yıllarda Türkiye’de mantar gibi çeteler baronlar ortaya çıkmış durumda. İzmir’deki çağrı merkezi dolandırıcılığı da bunun örneklerinden biri.
Gelin kitapta da yer alan film gibi olayı anlatayım...
Havala’daki kişilerin İzmir’deki çağrı merkezlerini kullanarak yüzlerce yaşlı Alman vatandaşını “sahte polis” dolandırıcılığıyla yüz milyonlarca dolar dolandırdığı anlaşılıyor. Bu sistemin başında olanlar Amar........© Cumhuriyet