Toprağını sevsin!

Şişman Yalçın. (Yalçın abi. Mahalle kültüründe iki yaş büyük oldu mu abi denir.) En sevdiğim dostlarımdan biri idi. Sonraki yıllarda ailece Bodrum’a yerleştiler ve orada aramızdan sonsuza kadar ayrıldı. Vefat etmiş birinden söz ederken “Çok severdi beni, çok severdim onu” dendiğinde, annem “Toprağını sevsin” derdi. Ayrılanların arkasından sevgi sözü kullanılmazdı eskiden. Ama gel de Savaş’tan, Tarık’tan... Neyse neyse, daha yazmayayım.

Şişman Yalçın o kadar güzel gülerdi ki tutulduğu amansız hastalık döneminde onu telefonla sık sık arayıp fıkralar anlatırdım. Ancak son aradığımda zor gülmüştü. Sonra eşini aradım. “Hastaneye geçiyoruz artık” dedi. Anladım.

Chevrolet bir arabası vardı. Bizi gezdirirdi. Mahallemizde Kle diye bir arkadaşımız vardı. Asıl adı Ceyhan ama neden Kle dediğimizi bilmiyorum. Kendisi de bilmezdi. Bir gün Kle’yi almış yanına gezdiriyor. Cağaloğlu’ndalar. Okullar dağılmış. İstanbul Kız Lisesi’nden iki genç kız, eğilip arabaya bakıyorlar. Yalçın abi duruyor. “Nereye çocuklar?” diye soruyor. Kızlar “Fatih’e gidiyoruz” diyorlar. “Atlayın” diyor Yalçın abi. Laf açılıyor, Yalçın abi, “Kaçıncı sınıftasınız?” diyor. Kızlar, “İkimiz de lise sondayız” diyorlar. “Peki siz?” “Ben Vefa Lisesi mezunuyum” diyor. Eyvah. Sıra Kle’ye geliyor. Kle ilkokulun ilk sınıfında sadece iki saat okumuş. Gitmemiş okula. Koskoca mahallede okuma yazma bilmeyen tek kişi Kle. Ayağıyla Yalçın abinin ayağına basıyor ve fısıltıyla “Benim için ilkokul ikiden terk de” diyor. İlkokul iki, Kle’ye üniversite gibi geliyor. Ne güzel mahallemiz vardı. Ne kadar........

© Cumhuriyet