Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır. Limon neyse de bozulmuş et yer, ot yer, b.k yer, siz dokunmazsınız, görüntüsü yeter, öğüresiniz gelir, yiyen bana mısın demez de sizin mideniz kaldırmaz.

Pistir yanınızdan geçen kişi, kokar, kendisi rahatsız olmaz, siz burnunuzu tıkarsınız.

Geğirir adamın biri, hasbelkader oturduğunuz masada, burnunu karıştırır bir başkası, siz utanırsınız hani.

İşte ağzımda öyle bir kekremsi tat, midem bulanıyor bugün.

Oysa bizler, bir şey yemedik.

İçimiz dışımız tertemiz, vicdanımız rahat.

Ama hepimizin gözü önünde yenilen haltın görüntüsü içimizi kaldırıyor, sineye çekemiyorum, çekemiyoruz.

İhanetin buruk tadı bile değil bu.

Madaralığın, çürük yumurtadan beter kokusu.

Rezilliğin, alçaklığın karşısındaki aczin dayanılmaz utancı.

Tükürülen suratlarını yağmur yağdı deyip sıvazlayarak sırıtan acizlerle birlikte aşağılanmış, küçümsenmiş olmak duygusu.

Yalanın, sahtekârlığın çukuruna onlarla birlikte düşmek korkusu.

Kusmak geliyor içimden, kusabilsem rahatlayacağım sanıyorum.

Yanıldığımı biliyorum, ne yapsam rahatlayamam çünkü ben yemedim, siz yemediniz, başkaları yedi ve ne yazık ki yemeyenleri de bozar bu halt.

Milletçe madara olduk.

Aklımızla, varlığımızla, kimliğimizle, alay ediliyor; biz utanıyoruz.

Türkiye rezil ediliyor, biz rüsva oluyoruz.

Büyüklerimiz küçülüyor, biz aşağılanıyoruz.

Daha doğrusu öyle hissediyoruz.

Oysa bizler,........

© Cumhuriyet