Türk Dil Kurumu, yandaş yetersizlerle doldurulmadan önce yetkin yazar ve ozanların çalıştığı; Türk edebiyatının yolunu aydınlatan ve kusursuz dilbilgisi öğreten saygın bir kurumdu. 1960’lı yıllardaki efsane çalışmalarından biri, büyük ozan Behçet Kemal Çağlar’ın emek verdiği “Atatürk’ü bugünün diliyle konuşturmak” oldu.
Çağlar, varlığımızı borçlu olduğumuz dahi önderin tüm söylevlerini yabancı sözcüklerden arındırarak yüzyıl sonra bile gerçeklik ve öngörü içeren düşüncelerini herkesin anlayabileceği duru bir dille salt şimdiki değil, gelecek kuşaklara da armağan etti.
Behçet Kemal Çağlar, söylevler üzerinde çalışırken öylesine etkisi altında kalmış ve coşkuluydu ki onlara ilişkin; hiçbir eserinde yayımlanmayan bir de koşuk (şiir) yazdı:
Ya bir gece yarısı, ya bir sabah çok erken;
Gözlerim yorulurken, parmaklarım donarken;
Bir cümle, gözlerimin-ellerimin altında,
Bir kavram şahlanıyor bir söyleyiş atında;
Geziyor damarımı bir kutsal ısı gibi;
Şaklıyor içerimde Tanrı kamçısı gibi...
Gazi’ce kımıldanıp Ata’ca doğrularak
Birden dalgalanıyor baş ucumda al bayrak.
Haydi yiğit duygular; korkunç karanlıkla cenk...
Babil duvarındaki ateşten harflere denk!
Dolaşıp ülke ülke, dolaşıp durak durak,
Her geride durana-uyuyana çarparak,
Şu bu kurdun ağzından kapıp arslan hakkımı;
Yakasından tutarak bir bir bütün halkımı
Mustafa Kemal’imin........© Cumhuriyet