Kuvayı Milliye hükümetinin 1919 ve 1922 yılları arasında yürüttüğü çok başarılı diplomasiyle savaşı kazanacağına inandırdığı “düşman” Fransa ve İtalya dahil, savaşı Türklerin kazanmasından çıkarı olan “dost” Sovyet Rusya ile yaptığı askeri anlaşmalar; Büyük Zafer’e giden yolu döşemiştir.
1921’de Fransa ve İtalya ile yapılan askeri antlaşmalarla bu ülkeler savaştan çekilmiş; daha da önemlisi aynı yılın mart ayında Türkiye ile Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetler arasında imzalanan Moskova Antlaşmasıyla, Rusya’dan hem parasal destek sağlanmış hem de silah ve cephane sevkiyatı başlamıştır.
Bu sevkiyat ve İstanbul’dan İnebolu’ya kaçırılan silah ve mühimmatın hepsi, Karadeniz üzerinden yapılmıştır.
Ege’de yakılan çoban ateşleriyle başlayıp 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşuyla sonuçlanan ve dünya askeri tarihinin en kısa, en özlü hücum emri olarak kayda geçirdiği Mustafa Kemal’in, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” buyruğunun ardında; Karadeniz’in tehlikeli sularında İngilizlerle, Yunanlarla boy ölçüşen bahriyelilerimizin, isimsiz taka kaptanlarımızın kahramanlıkları vardır.
Kurtuluşa kadar tüm cephelere hem asker hem de cephane taşıyan onlardır!
Onlar ki koskocaman bir Yunan şilebini, Enosis’i bile kaçırıp Anadolu’ya taşımışlardı.
Deniz Alb. Tevfik İnci* yazıyor:
“Ankara hükümetinin........© Cumhuriyet