İsrail’in Filistin’e yönelik ölümcül saldırıları sürerken dün İran Cumhurbaşkanı Reisi ile Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın, içinde bulundukları helikopterin “sert inişi” sonucu yaşamını yitirdikleri haberi Ortadoğu’daki bilinmezlik tablosunu biraz daha genişletti. Olay, Reisi başta olmak üzere siyasi kadrodan üst düzey isimlerin Azerbaycan’da Devlet Başkanı Aliyev ile birlikte iki baraj projesinin açılışına katılmalarının ardından dönüşte, İran’ın dağlık bölgesinde meydana geldi.
Komplo teorilerinin, sis bulutlarının eksik olmadığı Ortadoğu coğrafyasında bu kaza haberiyle birlikte gözler olayın Tahran merkezinden, bölgesel ve uluslararası dengelere nasıl yansıyacağına çevrildi.
Tahran dini yönetimi içinde “reformcu” kanata karşı “muhafazakâr” cepheden Reisi ve yönetimden üst düzey isimlerin ölümüyla sonuçlanan helikopter kazası, şimdilik eldeki verilerin belirsizliğiyle şüpheli olarak da görülebilir.
İran’ın baş düşmanı İsrail gibi, ABD liderliğindeki kimi Batı cephesinin ve aynı zamanda Körfez’in bazı Sünni monorşilerinin Şii eksenin lideri Tahran’a karşıtlığı biliniyor.
Lübnan’da Hizbullah ile müttefik İran’ın yıllar içinde Irak, Suriye ve Yemen’de Şii milis güçlerle birlikte etkinliğini arttırdığı sır değil. İran ile İsrail hattındaki gerilim geçen ay fiili savaş noktasına doğru ilerlemişti. İsrail’in Suriye’de büyükelçiliğini hedef alması sonrasında İran, önceden haber de verecek şekilde, İsrail semalarına onlarca İHA göndermiş, bazı bölgeleri füzelerle vurmuştu. İki ülke arasında ilk kez bu şekilde bir restleşme yaşanırken başkanlık seçimleri için geri sayımda olan ABD’nin bölgeye yayılacak bir savaşa karşı olduğu haberleriyle birlikte gerilim bir şekilde kontrol altına alınmıştı.
Peki şimdi Ortadoğu’daki tüm bu toz duman hattında Reisi’nin ölümü nelere yol açabilir?
Tezler çok. Ancak şunu vurgulamak gerek, İran’da cumhurbaşkanı makamı en üst karar verici........