Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum. Hey doktor bir an önce konuş beni rahatlat! Ne olacaksa olsun!

İşte böyle endişeyle dolanırken çok sevdiğim Assos’ta Felsefe günlerimin değişmez arkadaşı beyin cerrahı Reyhan Pütün’ün Sakarya Gazetesi’nde yazdığı yazı önüme düştü. Pek sevdim ve sizlerle paylaşmaya karar verdim.

[Çocukken hayal meyal hatırladığım, kızlı erkekli oynadığımız bir oyun vardı. Tekerlemesi “Menekşe mendilim düşe, bizden size kim düşe” gibi bir şeydi. Belki başka yörelerde başka adla da oynanıyordur. Gruplar on metre arayla karşı karşıya dururlar, el ele tutuşup kollarını gererler. Bir grup yüksek sesle: “Menekşe mendilim düşe” der, karşı taraf ise: “Bizden size kim düşe?” diye bağırırdı. Karşı ekibin en lapacı elemanı seçilir ve çağrılır, o da koşarak gelip gözüne kestirdiği zayıf halkanın elleri arasına var gücüyle dalar ve bağlantıyı koparmaya çalışırdı. Başarırsa gruptan birini seçip kendi tarafına alır, başaramazsa kendisi o grupta kalırdı. Geçenlerde ansızın bu........

© Cumhuriyet