Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Öyledir, bazı yazarlar, metinler karşınıza ansızın çıkar. Duralatır sizi.

“Benim yazarım” demesem de yazdıklarına ilgisiz kalmadığım, okuduğum biridir Henry Miller.

Kitabevinde Yazmak Üzerine’yi (*) görünce hemen aldım.

Beşiktaş’ta, arka bahçesi olan bir kafede kitabı okumaya verdim kendimi. Notlarla yol aldım.

*Kendi sesini bulmak,

*Çerçeve anlatı (iç anlatı),

*“Amok Koşucusu” okuma/çözüm,

*Dünyayı (nereden) okuyorsunuz,

*Hayatınızın dönüm noktasını anlatın,

*Çalışma programınız (olmalı),

*Yazabileceğinizi kendinize kanıtlayın,

*Meseleleriniz (nelerdir?),

*Sizde olmayan/olan,

*Kendini dövmek (yazmak için gerekli!),

Henry Miller’a her döndüğümde yazıya/edebiyata “demir atmak” düşüncesi gelir aklıma.

Kendini yazıda tutmak, orada durmak, onunla yaşamak için var olmayı seçen biridir o.

Şimdi, burada, şaşırtıcı biçimde şu sözleri çıkıyordu, tam da yazan birine sözünü edeceğim konuda: MASA.

Yalnızca şu kadarını alıntılayayım buraya, diğerini tümüyle kitaptan okursunuz:

“Beni güvende tutan, salona koyduğum çekmeceli çalışma masası oldu; son elli yıldır babamın terzi dükkânında bulunan,........

© Cumhuriyet