Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

İç ve dış siyaset başlı başına bir olgu.

Hem de her açıdan.

Toplumun gündelik yaşamı da işte o var olan siyasal yapının yansımalarını içeriyor. Yani deyim yerindeyse, her alanda derin bir çöküşü, yozlaşmayı, hatta çürümeyi görüyoruz.

Kuşkusuz tüm bunların tek bir nedeni yok; hepsi birbirine bağlı ve bağımlı.

Sürekli adalet, hukuk ve insan haklarından söz ediyoruz. Ancak bir de asıl sorgulanması gereken var: eğitim sistemi.

Bize “altyapı, üstyapıyı belirler” tezi öğretilmiş ve her birinin ne anlam ifade ettiği de açıklanmıştır sürekli. Ancak asıl meseleyi anlamak için, yaşadığımız toplumsal çözülmenin ve yozlaşmanın dinamiklerine bakmak gerekiyor.

Sürekli yinelediğim iki ana sorunu çözemeyen Osmanlı, bunları Cumhuriyete devretmiştir. Nedir bu iki sorun derseniz:

- Toprak sorunu

- Aile sorunu

Biri tarım toplumunun dönüşümünü içerirken diğeri eğitimi ilgilendirir.

Ekonomisini kuramayan bir toplum, eğitimde de adalet sisteminde de siyasetinde de gelişmişlik gösteremez.

Bugünkü toplum düzenimize baktığımızda o derin çürüme ve yozlaşma hem günlük yaşamda hem de kurumsal yapılarda kendini çok net bir şekilde gösteriyor.

Hayır; bugüne geldiğimizde, “Biz; adil, şeffaf, temiz, eğitimli bir toplumuz” diyebilmemiz ne yazık ki imkânsız.

Çetelerin, gaspçıların, hırsızların, yağmacıların ortada cirit attığı bir topluma, öylesi bir “temiz toplum” gömleği biçemezsiniz.

Bunları tek tek örneklemeye ise söz yetmiyor.

Kadın........

© Cumhuriyet