menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2026’ya girerken Avrupa

21 0
latest

Avrupa Birliği, 2026’ya Trump Amerika’sının ve Putin Rusya’sının basınçları altında “Birliğin bir geleceği var mı” sorusuyla giriyor. Ancak, bu sorunun cevabı öncelikle AB’nin iç çelişkilerinde, yapısal sorunlarında yatıyor.

Bir yapısal sorun Almanya’nın zayıflamasıyla ilgili.19 Aralık’ta yapılan AB zirvesinde, Berlin’in Rus varlıkları konusunda Belçika’yı feda etmeye, Mercosur üzerinden Avrupa çiftçisini gözden çıkarmaya hazır görünmesi AB içinde etkisini daha da zayıflattı.

Belçika Başbakanı Bart De Wever’in ülkesinin “ulusal çıkarlarını” sert biçimde savunarak Brüksel çizgisine cepheden karşı çıkması; Ukrayna ortak kredisi konusunda Macaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’nin talep ettiği “dışında kalma” seçeneğini kabul ettirmesi Almanya’nın çıkarlarının artık otomatik biçimde “Avrupa çıkarı” olarak kabul edilmediğini gösteriyordu. Almanya’nın ekonomik-siyasal hegemonyasının gerilemesi AB sürecini başından bu yana yöneten ve yürüten bir siyasi liderliğin, ekonomik lokomotifin artık yakıtının tükendiğini gösteriyordu.

Bu tükenişin arka planında, Alman sanayisinin enerji ve maliyet şokları karşısında erimesi, altyapı yatırımlarının geri kalması ve kültürel alanda demografik yaşlanma ile birleşen bir “varoluşsal kriz” vurgusu yatıyor. Şimdi, “çok vitesli”, asimetrik bir entegrasyon modelinin fiilen şekillenme........

© Cumhuriyet