‘Yapılamaz’ kültü (The cult of can’t)

Cuma günü, Aurelien adlı bir yazarın “The cult of can’t” başlıklı denemesine rastladım. Perşembe yazımı okumuş olanların ilgisini çekeceğini düşünerek özetliyorum. Yazar, her şeyin “artık bozulduğu” ve “hiçbir şeyin yapılamadığı” bu çağda, ilerleme inancının yerini “yapılamazlık kültü”nün aldığını savunuyor. Yazara göre bu, salt teknik bir sorun değil; bir medeniyetin kendine olan inancını kaybetmesidir.

Başarısız çevrimiçi ödemeler, donan web siteleri, ulaşılmaz çağrı merkezleri, yanlış fatura tahsilatları gibi küçük günlük aksaklıklar, aslında daha derin, sistemik bir çöküşün göstergeleri. Artık hiçbir kurum düzgün çalışmıyor, kimse sorumluluk almıyor. İnsanlar, işlemleri defalarca kontrol ederek kurumların işini üstleniyor. Bu yaygın güvensizlik, Batı’nın temel işleyiş mantığının çöktüğünü gösteriyor.

Toplumlar tarih boyunca “ilerleme mümkündür” veya “değişim boşunadır” inancıyla yaşadı. 19. ve 20. yüzyıllar boyunca Batı, ilerleme fikrini benimsedi: kamu sağlığı, eğitim, iş güvenliği ve sosyal reformlar hayatı gerçekten iyileştirdi. 21. yüzyılda bu inanç yerini yenilgi ve umutsuzluk kültürüne bıraktı. Artık yoksulluk, hastalık, evsizlik “kaçınılmaz” görülüyor.

Yazar, bu “yapılamaz” düşüncesinin iki biçimde ortaya çıktığını söylüyor. Dinsel/determinizm: Dünya olduğu gibi yaratılmıştır; sıradan insanların kaderini iyileştirmek küfürdür çünkü her şey ilahi planın........

© Cumhuriyet