menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Evler...

22 1
15.11.2025

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de... Bestekâr Sokak’ta giriş katında mini minicik, iki odalı bir daire. Orası çocukluğumun sıcacık anılarının geçtiği, bir zamanlar hayatımın cennet olduğunu sandığım yegâne yerdir. Çocukluğumuzu düşündüğümüzde kendimizi en eski anımızı bulmak adına yoklarız. Bazen bir renk, bir görüntü, bir ışık bize yardımcı olur, hâreler açar. Bazen de anlatılanlar çocukluk anılarına biçim verir. Sonradan dinlediğimiz hikâyeleri zihnimizdeki o görüntüye oturtmaya çalışırız. Çoğunlukla da dinlediklerimiz bizde kalan derinliklerimizde saklı duran görüntülerle birleştir. Çünkü evler sığınılacak biricik yerdir.

***

Uzun zamandır yaşadığımız günleri ağır kasvet içinde tüketirken, karanlığın ortasında debelenirken, yaşam ve ölüm arasındaki ince karşıtlığı sorgularken gerçekliğimizin nerede başlayıp nerede bittiği konusu sınırlarımızı fazlasıyla aşıyor. Bir bakıyoruz İmamoğlu’na binlerce yıl ceza verilmiş. Bir bakıyoruz kadın ve çocuk işçiler yanarak ölmüş. Bir bakıyoruz Gürcistan’da uçak düşmüş; yirmi şehidimiz var. İşte bunların hepsi, bu kadar çok acı bazen dış dünyayla ilişki kurmamıza engel oluyor. O zaman da ev yalnızca mahrem alanımıza değil bizim korunağımıza dönüşüyor.

***

Bundan yıllar önce bir ilkbahar günü yurtdışında ülke özlemiyle çökmüş öylece duruyor; bir tahta merdivene oturmuş uzağa bakıyordum. Kalbim Ali Şir Nevai’nin bir dizesi gibiydi: “Bahar geldi lakin gül meyli kılmadı gönlüm.” Halimi görmüş olacak, kaldığımız yerleşkenin getir götür........

© Cumhuriyet