Mecelle’den Medeni Kanun’a şeriat ve İslam

Geçen yazımda da açıkladığım gibi, 14 İslam Bilgini’nin yayımladığı “ŞERİAT, İSLAM DEMEK DEĞİLDİR” başlıklı “Bildirge”, Arapça “Şeriat” kelimesinin bir “kurallar bütünü” olarak “hukuk” anlamı taşıdığına işaret ederek başlıyor.

Halkını İslam Dini adına yönettiğini iddia edenlerin koydukları kuralların çok azının doğrudan Kuran’daki ayetlere dayandığını ve genellikle yönetilen dönemin koşullarına göre yapılan yorumlardan kaynaklandığını belirterek devam ediyor.

Her bir “İslam Devleti”nin kendi “Şeriatını” yürürlüğe koyduğu tarihsel gerçeğine dayalı olan bildirge “İslam tarihinde bütünsel ve tek yapı halinde bir şeriat anlayışından söz edilemez. Gerek fıkhi gerekse ona zemin oluşturan itikadi meselelere ilişkin onlarca şeriat yorumu ve uygulaması söz konusudur” diye devam ediyor.

Bu bağlamda, haklı olarak “insanlığın ve Müslümanların geçirdiği hukuki evrimi dikkate almayan şeriat taleplerine itibar etmek mümkün değildir” hükmüne varıyor.

Bu çerçevede, “Şeriat” sözcüğü ile kastedilen kurallar bütününün şu tarihsel niteliğine işaret ediyor:

“Dönemin Arap toplumunda değişim ve dönüşüme........

© Cumhuriyet