En son ne zaman yavru bir köpek ile oynadınız? Ne zaman onu okşayıp boynunuza alıp o sıcaklığı hissettiniz? Bir kahvenin önünde bir köpeğe tostunuzdan verip, onun teşekkür eden bakışlarıyla mutlu oldunuz? Hangi sıklıkta sosyal medyada hayvanlarla ilgili içinizi ısıtan, sizi güldüren videolara rastlıyorsunuz? Evreni, gezegenimizde bütün diğer canlılarla doğanın oluşturduğu bu büyük düzen içerisinde paylaştığımızı hissetmek en büyük zenginliklerimizden biri. Sekiz yaşından beri sürekli köpeklerim, kedilerim oldu bugüne kadar. Onların insana verdiği keyif bambaşka!
Değerli okuyucular, size bugün aktaracağım konuyu medyadan biliyorsunuz. Parlamentomuzda bundan sonra köpeklere yönelik sürdürülecek büyük katliamın bir yasası olsun isteniyormuş. HÜDAPAR var ya hani? Hani şu aynı ismi taşıyan terör örgütünün korkunç eylemlerinden tanıdığınız o üç hece, Parlamento’ya AKP sayesinde girmiş olan parti. Bu partinin hazırladığı “sokak hayvanları yasa teklifi”, 21. yüzyılda bir ülkede çıkabilecek, gelmiş geçmiş en iğrenç, en affedilmez, en yüz kızartıcı yasa… ama zaten kafası hala orta çağda kalmış olan bir partiden ne beklersiniz ki? Bakın her canlı bu dünyada doğarken hangi türe ait olacağını seçemiyor. Biz “insan” olarak doğmuşuz bazıları da farklı türde canlılar olarak… Dolayısıyla sokak hayvanları dediğimiz konuya bakarken, hasbelkader bizlerin de bambaşka yaşam formlarında ekosistemin bir parçası olarak dünyaya gelebilme ihtimalimizi hiçbir zaman göz ardı etmiyorum.
Şu anda maalesef AKP bu yasanın çıkmasını destekliyor ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 29 Mayıs 2024 AKP grup konuşmasını dinlediğimiz de kendisinin de bizzat bu yasanın arkasında durduğunu öğreniyoruz! Oysa, bundan üç yıl önce hayvanların artık mal statüsünden can statüsüne geçmesini sağlayan fiyakalı bir söylem eşliğinde etkin bir kısırlaştırma politikasını belediyelere uygulamaları için emreden ve canlıların değeri ilgili en önemli cümleleri dini referanslarla da ortaya koyarak dikkat çeken Erdoğan, şimdi tersine mantığını bu yeni yasa teklifini savunmaya çalıştırıyor. Yasanın dediği özetle şu: “Bütün sokak hayvanlarını toplayarak barınaklarda bunları bir ay tutacağız, fotoğraflarını yayımlayacağız, sahiplenilmeyenleri ise uyutacağız” bu cümleleri buraya yazmak bile bana korku filmi veya toplama kampı gibi geliyor, tüylerim diken diken… Bizlere düşen ise, tarihimize korkunç bir kare leke olarak geçecek ve kuşaklar boyu ülkemizin İkinci Dünya Savaşı’nın Naziler ile beraber anılmasına neden olabilecek bu yasayı, tüm demokratik güçlerimizi kullanarak, dayanışmalarımızı sıklaştırarak mani olmak. Zaten bu ülkede hayvan haklarına ciddi anlamda demokratik alanda kafayı takmış ve hayvan sevgisi ile büyümüş yaşayan o kadar milyonlarca insan var ki, Allah korusun bu yasayı uygulamaya kalkacak olsalar, sokaklarda belediye zabıtaları, güvenlik güçleri ve onları durdurmaya yeminli halk arasında hiç istenmeyecek arbedeler çıkar. Bunu parlamentodakilerin kaçı........