Kuran dilinin Arapça olması Arapçaya kutsallık kazandırmaz.
Kutsallık söz konusu ise bu dilde değil söylenen şeydedir.
İslamın kutsal kitabı tıpkı İncil gibi kuşkusuz bütün dillere çevrilmiştir.
Böylece o diller kutsallık mı kazanmış oluyor?
Onu Letoncaya, Dağlarca’nın, Nâzım’ın, bu arada benim de Letoncaya çevirmenim olan, sevgili arkadaşım, şair, Türkolog, poliglot (çok dil bilen) Uldis Berzinç çevirmişti...
Uldis’e yıllarca nasıl emek verdiğine tanık olduğum Kuran çevirisi için, “Şimdi sen Letoncaya kutsallık kazandırdın” desem, herhalde kıs kıs gülerek “Şaka ediyor olmalısın” derdi, “Dilin kutsalı olmaz. Kutsallık varsa dilde değil, söylenen şeydedir. Dil eninde sonunda bir araçtır.”
Ya da şöyle söyleyeyim: Kutsal olduğu varsayılan bir kitap (her dinin kitabı o dine inananların kutsalıdır) başka bir dile çevrildiğinde kutsallığı azalmış ya da ortadan kalkmış mı olur?
Örneğin İncil’in özgün dilini araştırdığınızda karşınıza şu açıklamalar çıkar:
“Hz. İsa, yazılı bir kitap bırakmamıştır. İnciller, Hz. İsa’nın öğrencilerinin mektuplarından derlenmiştir. Kilise inancına göre Matta, İbranice ya da Aramice bir İncil yazmış (...) elimizdeki Matta İncili, Markos İncili örnek........© Cumhuriyet