Bir ahlak dersi

Tasarladığım yazının adını “Bir dilbilgisi dersi” olarak duyurmuştum. Sonradan yukarıdaki başlığı daha uygun gördüm. Dersin muhatapları bellidir. Onlar kendilerini biliyorlar. Kim olduklarını birazdan herkes anlayacak.

***

1967 ya da 1968’de asteğmen olarak Trabzon’da yedek subaylığımı yapıyorum. A.S. Puşkin’in tüm öykü ve romanlarını da o sırada dilimize çevirmeye başladım. Böylece üniversite son sınıftayken yaptığım ilk Rusça çeviriler sonrasında bu zorlu işe girişmiştim. O yıllarda internet söz konusu değil. Sözlük ise bir küçük kitapçık. Her türden yapıtlarının toplandığı üç ciltlik bu Puşkin-Toplu Yapıtları’nda anlatı türündekilerin çoğu, genellikle 1940’lı yıllarda dilimize çevrilmişti ve bir çoğunu da liseli yıllarımda bu çevirilerden okumuştum. Hakkında bir doktora tezi yazmak, şiirlerinin Türkçeye kitap oylumunda ilk çevirmeni olmak onuru ise ancak yıllar sonra kısmet olacaktır...

***

Yedek subaylıkta başka birliğe atama yoktur. Fakat ben, askerlik görevimin bitimine altı ay kala sürgün olarak Malazgirt’e gönderildim. O günlerden bende kalan anılardan biri, Mehmet Ali Aybar’dan sonra TİP başkanı seçilen Mehmet Ali Aslan’ı tedavi görmekte olduğu yanlış anımsamıyorsam Ağrı’daki bir hastanede ziyaretim, bir ikincisi Ağrı Askeri Cezaevi’ndeki tutukluğum sırasında iki gardiyan askerden duyduğum bir olayın yine o sırada yazmakta olduğum Yıkılma Sakın adlı şiirime........

© Cumhuriyet