Ölüm anının naklen yayını medya etikçilerinin tartışmaya doyamadıkları bir konu.
Bu defa ölüm, bir futbol maçının naklen yayını esnasında gerçekleşti. O nedenle aslında geriye tartışılacak bir şey kalmadı.
Futbol söz konusu olunca akan sular dünyanın her yerinde duruyor.
Portekiz’de duruyor, Macaristan’da da Tataristan’da da.
Fileleri dalgalandıran bir gol atıldı. Tribünlerden on binlerin alkışı, bağırış çağırışı göklere yükseldi.
O sırada santral yuvarlağına yakın bir yerde sarışın genç futbolcu uçuk bir tebessümle hakemin gösterdiği sarı karta baktı.
Atılan golün arkasında, eskiden “pass” denen şimdilerde de daha akademik olsun diye “asist” dediğimiz fiilin kahramanı genç futbolcu hakeme baktı ve ellerini dizlerine koydu, ardından da sırtüstü dönüp çimlerin üzerine uzanıverdi.
Kimse ne hakemi umursadı ne de sarı kart gösterilen genç futbolcuyu.
Önemli olan goldü ve atılmıştı.
Yaşanan trajedinin kimse farkında olmadı. Maçı TV’lerden izleyen milyonlar da farkında olmadı.
Ama akşam haberlerde bütün dünya tekrar tekrar, kare kare “canlı yayın”la ölümü defalarca izledi durdu.
***
Miklos Feher, futbolda yüzü pek gülmeyen Macaristan’ın en büyük yıldızlarından biri olmaya adaydı. Belçika’nın Benfica’sında oyunuyordu
1.85 boyunda aslanlar gibi 24 yaşında bir gençti. 25 kez milli formayı giymişti.
Yetenekliydi. Tıpkı 1950’lerin 60’ların Puskaş’ları, Czibor’ları gibi bir dünya yıldızı olacağına inanılıyordu.
Macaristan futbolu Türkiye’yle de ortak bir maziye sahip.
Fenerbahçe’nin efsanevi antrenörü Molnar,........