menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kıbrıs’ta sağlam durmak

21 7
26.11.2025

Osmanlı’nın Venedik’ten aldığı (1571) Kıbrıs Adası, Rusya’ya karşı destek arayışında, egemenliğin Osmanlı’da kalması kaydıyla yönetimi geçici olarak İngiltere’ye bırakılıncaya (1878) kadar barış içinde yaşamıştır. O tarihten 1974’e kadar ise ada, bağımsızlığını kazanmasını takiben Yunanistan’ın; Lozan Antlaşması’ndan sonra ise İngiltere’nin ada üzerinde hak iddia etmeleri nedeniyle, Türkiye için sorun olmayı sürdürmüştür.

“Sabit uçak gemisi” diye tanımlanan Kıbrıs, Doğu Akdeniz’deki konumu nedeniyle, bugün bile Anadolu’ya “Megali İdea” hayaliyle bakan Yunanistan’a ve yakın geçmişte Yunanistan’la birleşme (Enosis) amacıyla Akritas Planı’nı uygulayarak adanın Türk halkını yok etmeye kalkışan, Türkiye’nin ada üzerindeki haklarını yok sayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) bırakılamaz. Bu açıdan, Makarios ve Yunanistan’dan gelen EOKA kurucusu ve lideri Grivas adadaki Türkleri katlederken “garantör devlet” sorumluluğunu yerine getirmeye yanaşmayan, Türkiye’nin müdahalesini de önlemeye çalışan İngiltere’nin adadaki iki üssü de (şimdi ABD de kullanmaktadır), Türkiye için tehdittir. Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir dış politika başarısı olan, 1959 Londra ve Zürih Antlaşmaları bu gerçeğin kanıtıdır.

ABD dahil NATO müttefiklerinin tehdit ve baskılarına karşın gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı (1974) ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kurulması (1983), Kıbrıs’tan Türkiye’ye........

© Cumhuriyet