Dillerini geliştiren toplumlar, gerçeği kavrayınca benlik arayışlarına giriyor. Türkler, Çin dilinin etkisinde kalıp törelerinin bozulduğunu anlayınca 8. yüzyılda diktikleri “Göktürk Yazıtları”yla bunu açığa vuruyor:
“Kötü kağanlar Çin milletine beylik erkek evladını köle, kız evladını cariye kıldı. Türk beyleri Türk adını bıraktı. Çin beylerinin adını aldı. Böylece Çin kağanının buyruğuna girildi...”
Kaşgarlı Mahmut 11. yüzyılda Karahanlı köylerinde, kentlerinde halkın arasına girerek topladığı sözcükleri, deyimleri, atasözlerini bir araya getirdi. O birikimle Divanü Lugat’it Türk adıyla üç ciltlik bir sözlük yaptı. Böylece Türkçeyi Arapçanın, Farsçanın önüne çıkardı:
“Şarları (şehirleri), çölleri baştanbaşa dolaştım. Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini, kafiyelerini derleyip onlardan yararlandım. Boylardan birinin dilini de benimseyerek, topladığım........© Cumhuriyet