Ağıdı susmayanlar

Ağıdı susmaz bir toplumuz biz. Darbeler oldu, insanlar asıldı. Yüreği yananların karanlık odalarda yaktıkları ağıtları kimse duymadı.

“Üç fidan” asıldığında gençliklerinin baharındaydılar. Koca bir gençlik ordusu bile sustu, ağıdını içine gömdü.

Yalnız ağustos ayında 31 kadın, eşlerinin kurşunlarıyla can verdi. Son üç gün içinde bir kişi, ihanet ettiğini öne sürerek eşini bıçaklarla delik deşik etti. Onların ardından ağıt bile yakılmadı.

Bu ayın başlarında bir baba üç çocuğunu ölürdü. Çocuklar ağıtsız gömüldü.

Üç hafta önce en yakınlarının öldürüp bedenini sulak yerlere gömdükleri sekiz yaşındaki üçüncü sınıf öğrencisi Narin’e, okuluna başlayacağı gün arkadaşlarının yaktığı ağıt yüz binlerin yüreğini yaktı. Onlara Cemal Süreya’nın “Kalın Abdal” şiirinden dizelerle katıldım:

ağıdı önce söylenen

sen nereye uçuyorsun,

ağıdı önce söylenen

ölüm korkusunu atar,

sen nereye uçuyorsun

boynu usul telli turna

Üç haftadır gazeteler, TV ekranları, Narin’in öldürülmesiyle ilgili birbirini tutmayan haberler yayımlıyor.

Sekiz yaşında olmasına karşın giyimi kuşamıyla yaşının üstünde görülüyor. Yüzü ay aydını, bakışları sıcak mı sıcak. Göreni kendinden bir parça sayacak denli de sevimli!

Gücüm yetse şu yaşımda ova........

© Cumhuriyet