Ankara Devlet Konservatuvarı 88 yaşında...
Yıl 1930’du, nisan ayıydı. Bahar kapıdan başını henüz uzatmamıştı. Soğuk bir Ankara günüydü. İstanbul’dan turneye gelen Darülbedayi oyuncuları Türkocağı Sahnesi’nde Hamlet temsilindeydi. Atatürk kendi locasından izleyiciler arasındaydı. Temsilin sonunda oyuncuları huzuruna kabul etti. Tek tek kutladı.
Turnenin son gecesi Muhsin Ertuğrul arkadaşlarıyla Ankara’nın meşhur Karpiç Lokantası’ndaydı. Haber geldi. Paşa onları Marmara Köşkü’ne davet ediyordu. Kalktılar, paşanın huzuruna çıktılar. Atatürk, Ertuğrul’a dönerek: “Siz benim ta ataşemiliterlikten beri görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz. Şimdi ben, devlet reisi olarak size soruyorum: Hükümetten ne gibi bir yardım istersiniz?” Muhsin Bey, ağır vergilerle turnelerin baskısı altında, üç kuruşla tiyatro yapma derdindeydi. Gerçekten de imkânsızlığı imkâna dönüştürmek adına olağanüstü çabaların gösterildiği bir dönemdi. Muhsin Bey, yıllar sonra hatıralarında sanatını yaygınlaştırmak adına çok eksikliklerinin olduğunu, Atatürk’ün karşısında neredeyse dilinin tutulduğunu, sadece “Bir tiyatro mektebi istiyoruz, paşam!” diyebildiğini yazdı. O gece geç saatte İsmet Paşa köşke çağrıldı ve bu talep iletildi. Artık konservatuvarın ilk adı olan Milli Temsil Akademisi’nin hazırlıkları resmi olarak başlamıştı. O gece “Bir tiyatro mektebi istiyoruz, paşam!” kilit cümlesi ülkede tiyatro tarihinin seyrini değiştirecekti.
***
Hayli yavaş ilerlese de başkentte konservatuvar kurulma düşüncesi eyleme geçmişti. 25 Haziran 1934’te 2541 sayılı “Milli Musiki ve Temsil Akademisi Kanunu” Hikmet Bayur’un milli eğitim bakanlığı döneminde TBMM’de kabul edildi. Bu arada........
© Cumhuriyet Spor
visit website