Uzunca bir süredir gündemde tutulan tüm baskı ile yönlendirmeler ve yaratılmaya çalışılan genel havaya karşın, tempolu ve önemli oranda artışlara işaret eden faiz artırımları” nın, “çantada keklik olmadığını” ifade etmeliyiz. Üstelik, sadece bir veya birkaç kez olmak üzere, yapılacak 25 bipslik minimal artış hamleleri ile FED’in bu baskıları, seçime kadar savuşturma taktik opsiyonuna dikkat çekmeliyiz. Ancak, Japon Merkez Bankası hariç tutulmak üzere, parasal politikalarda hakim duruma geçen ortak havanın; “faizde indirim” yönlü olarak değiştiğini de not almalıyız. Şimdi dikkatlerin, haftanın son işgünü gelecek ABD çekirdek enflasyon manşeti üzerinde yoğunlaştığını belirtmeliyiz.
Türkiye özelinde, enflasyonla mücadele bakımından en kritik döneme gelindiği gözlenmektedir. İSO (İstanbul Sanayi Odası) Başkanı tarafından da ifade edildiği üzere; “ çünkü artık enflasyonun kontrol edilmesi en zor olan kısmına; beklentilerin ve fiyatlama davranışlarının normalleşmesine odaklanma” aşamasına geçilmektedir. Katılık ve yapışkanlığı kırılamadığı gibi, daha inatçı ve menhus/kötücül hale gelen; topluma kalıcı hasar bırakma riski derinleşen bir melanetle karşı karşıya kalınmaktadır.
Yerleşik ve yüksek enflasyonunun toplumsal tahribat etkisine dair bir güncel araştırmaya işaret etmek, belki de ufuk açıcı olacak; meselenin derinlik ile vahametini anlama bakımından somut delil sayılabilecektir: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi genç bir........