Eski sorunlar ve yeni açılımlar..

Çin ve Rusya’nın anlamlı sessizliği kadar, Amerika’nın tam desteği ve G-7 Ülkelerini hemen bir zirvede bir araya toparlaması dikkatle not edilmelidir. An itibarıyla, yeni bir küresel savaş ihtimali düşük; bölgesel gerilim ve/veya savaş olasılıklarının gündemde kalma ihtimali ise yüksek düzeyde değerlendirilmektedir. Senenin ikinci çeyreklik dönemi, artan bir küresel risk tablosu ile açılmıştır. Türkiye açısından yapılan ilk değerlendirmede; “artan jeo-politik risk düzeyi” manşete çıkmaktadır.

Geride bıraktığımız günlerin en belirleyici ekonomik gelişme verisi, hiç şüphesiz, ABD’deki Mart ayı enflasyon rakamları olarak kayıtlara geçmiştir. Manşet ve çekirdek endekslerde beklenilen düzeylerin üzerinde kalan rakamlara bakılarak, FED’ in bazılarınca beklenilen faiz indirimlerine gidiş takviminin en iyimser tahminle, Haziran sonrasına ötelendiği düşüncesi ağırlık kazanmıştır. Üstelik, faiz indirimi başlangıç tarihini daha ileri toplantılara (Eylül ve sonrası), hatta, sonraki yıla erteleyen kimi görüşler, kuvvetli destek kazanmaya başlamıştır. O halde, Güçlü Dolar Sendromu, gündemde kalmaya ve eko-politik dinamiklerinin ana belirleyici faktörü olmaya devam edecektir.

Kimilerinin, “3.Dünya Savaşı” hezeyanlarını tekrarladıkları bir ortamda, Altın’ın; bir türlü istikrarlı çıkış yakalayamamasının nedeni, işte burada aranmalıdır. Piyasalar, “güvenli liman” algısını; altından ziyade, Amerikan Doları enstrümanına bağlamaktadır ve on yıllık ABD tahvillerinin getirisi artık 4.55 düzeyine ulaşmıştır. Tırmandığı 2300’leri aşkın dolar........

© CNN Türk