Hesap makinelerinin yaygınlaşmasından sonra, “kafadan dört işlem yapamayacak” duruma gelenler benzeri pek çok örnek, elde edilmiş dijital konfor/beceri karşısında temel becerilerini feda etmiş bir eko-politik yapılanmaya işaret etmektedir. Küresel ölçekte yaşanan bu son olay, insan-egemen yapıya hizmet etmesi gereken (dijital) teknoloji’nin, nasıl “herşeye hakim duruma geldiği” yakıcı sorusunu, bir kere daha gündeme getirmektedir. Gerektiğinde ve acil durumlarda “kendi ayakları üzerinde durabilecek” beceri birikimine sahip ol(a)mayanlar, mutlak teknoloji hakimiyetine peşinen teslimiyet kıskacına düşmektedir.
Tüm araştırma ve gözlemlerde, teknolojinin son alet ve kazanımlarına en yakın duranlar arasında gençlerimizin ön plana çıktığı bilinmektedir. Son dönemlerde Tekno-Fest gibi oluşumlara gösterilen ilgi ve katılım da ortadadır. Ancak, teknoloji kazanım ve yeteneklerine çok yakın duran genç nüfusun, temel beceri ve akademik kazanım bakımından sergilediği genel düzey düşündürücü ve son yüksek öğretim geçiş sınavı sonuçlarına göre de, endişe uyandırıcı niteliktedir. Temel alanlardan sadece Türkçe’ de P oranını adeta kılpayı aşan soruları doğru cevaplandırma oranı, mesela, matematik için ; kimya için ise oranlarının dahi altında kalmaktadır. Okul öncesi ile birlikte tam ondört yıllık bir kurumsal eğitim sürecinin sonunda ortaya çıkan bu tablonun dikkatle okunması gereklidir. Üstelik, yüksek öğretim sistemine geçiş yapan öğrenci donanımı ve “girdi kalifikasyonu” göz önüne alınmadan bu kulvarda da etkin/etkili/verimli kaynak kullanımını sağlamak ve........