Geçtiğimiz yıl Birleşik Arap Emirlikleri ev sahipliğinde düzenlenen COP28 sonunda, küresel çevre mutabakatına katılan ülke sayısı 57’ye ulaşırken, toplamda 118 ülke tarafından, 2030 itibarıyla yenilenebilir ve nükleer enerji kullanımlarını üç katına; enerji verimliliğini ise iki katına çıkarma sözü verilmişti.
2024 küresel konferansının, yıllardır süregelen çaba ve organizasyonlara sağlayacağı ilave katkıları izleme ve değerlendirme hakkı saklı kalmak üzere, dev etkinliğin hemen öncesinde “iklim-çevre sorun envanteri” çıkartmak doğru olacaktır (*) :
Küresel Isınma sendromu; senelik ortalama sıcaklık düzeylerinde ölçülen artışların gösterdiği üzere devam etmektedir. Geçtiğimiz 2023 yılında, kayıtlara göre “tüm zamanların en yüksek” sıcaklık ortalamalarına ulaşılmış olup, sanayileşme öncesi döneme göre 1.5 derecelik bir artışı temsil etmektedir. Bu durum, insan faaliyetlerine dayalı olarak ve büyük ölçüde fosil yakıt kullanımı; tarım ve ormansızlaştırma gibi gelişmelerden kaynaklanmaktadır.
Hükümetlerin, iklim-çevre sorunlarını sevk ve idarede henüz arayışlarını sürdürdükleri; “karbon vergisi” gibi sistemlerin yanısıra, “yeşil dönüşüm eksenli teşvik ile uygulamaları” gündemde tutmaya devam ettikleri görülmektedir.. Ancak, Çin’in bu alanda hızla kazandığı yetkinlik ve ele geçirdiği liderlik karşısında, özellikle gelişmiş ülkelerde, “sıkı ve ilkeli duruş bakımından gevşeme/yan çizme” karşı tavrının taraftar topladığı da ibretle izlenmektedir.
Tarımsal faaliyetler, insan kaynaklı sera gazı salınımının üçte birine sebep olmakta; her tür besicilik ve balık çiftlikleri ile tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi etkinlikleri, ana kaynaklar olarak........