Bu konuda bir itirafta bulunmam gerekirse, ben aile dizimi ile 2016 yılında Alman Psikoterapist Bert Hellinger'dan eğitim almış, dünyanın dört bir yanında şamanik aile dizimi çalışması yapan Perulu şaman Eric Lopez sayesinde tanıştım. Açıkçası o güne kadar habersizdim bu gerçeklikten. Fakat bir kez anlayınca, çıkamadım içinden. Ailemdeki göçlerle, savaşa gidip dönemeyen askerlerle, yalnız başına ölümü bekleyen büyükannelerin acısıyla, sevdiğini yitirmiş kalbi kırık atalarla, o güne kadar hiç konuşulmamış, hatırlanıp onurlandırılmamış bu gibi konuların ağırlığıyla böyle tanıştım. Hayatımın o an içinde olduğum döngüsünde, doğru yerde ve rolde olmadığımı böyle anladım.
İlk başlarda şaşırtıcı ve şok ediciydi gördüklerim, bu alanda deneyimlediklerim. Ailemin 7 jenerasyonunu içine alan dev bir haritanın asla bir parçası olmadığımı sandığım ülkelerinde yaşadığımı görüyor gibiydim. Fakat bugün, aradan yıllar geçtikten ve içinde yer alma fırsatı bulduğum sayısız dizimin ardından artık bu gözle görünmez bağın ne denli kuvvetli olduğunu çok iyi biliyorum.
Sanırım bugünlerde hayatımda yüzleşilmemiş duygu bırakmak istemememin, bir sorun var ise kökünün nereden geldiğini görmeye hazır olmayı seçmemin, her an aileme ve kendime karşı bu konuda bir sorumluluğum olduğunu bilerek yaşamaya çalışmamın nedeni bu. Çünkü benden sonra gelecek olan jenerasyona bu duygusal yükü miras bırakmak istemiyorum.
Aile diziminin bendeki en büyük karşılığı sanırım bu.
Çünkü biliyorum sandıklarını bilmediğini görmeye, sevdiğini yeni baştan sevmeye, kabul edemediklerini, edemeyeceklerini kabul etmeye, sürekli öfkelendiğin yerle, kalbinde taşıdığın yükle yüzleşip, duygularından özgürleşmeye bazen çok ihtiyacı var insanın.
Kendini tam anlamıyla bırakabilmeye, ben hallettim, kendi başıma yapabilirim dese de dışarıya, içeride bunu söylediği kadar kolay yapamadığını anladığı vakit........