Bu yıl 2’ncisi düzenlenen Kommagene Bienal’inin son haftası..
Fırat Nehri’nin suları ile birleşen Atatürk Barajı’nda adalar arasında yol alan motorlardan birine binip, elimi serin suyunda gezdiremedim..
Cendere Köprüsü’nde fotoğraf çektiremedim..
Karakuş Tümülüsü’nün etrafında gezinemedim..
Adıyaman’dan ayrılmadan önceki sabaha karşı alacakaranlıkta Nemrut'a çıkıp, güneşin ihtişamlı doğuşunu izleyemedim..
İstanbul'a dönüş yolunda Göbeklitepe ve Karahantepe'yi ziyaret edemedim..
Olmadı bu yıl.
Yeni anne olduğum günlere denk geldi bienal tarihleri, gidip göremedim..
Gurbette olanların memleketini uzaktan izleyişleri vardır hani..
Çok iyi bildiği bir yerin fotoğrafını görünce, hem sevinir hem de orada olamadığı için üzülür ya hani.
Onun gibi bir şeydi hissettiğim.
Aslında bana davet geldiği günlerden biraz sonra yazışmıştık Nihat Bey ile.. (Nihat Özdal, Kommagene Bienal direktörü). Eylül başıydı. Kendisine hem bienale davetlerinden ötürü teşekkür etmiş hem de sosyal medyadan bienali takip ettiğimi söylemiştim. Her ne kadar açılışı kaçırdığım için üzülmüş olsam da yine de ‘buradan izlemenin de farklı bir keyfi var..’ diyerek kendimi avutarak bu yıl 2'incisi düzenlenen bienale dair olan düşüncesini sormuştum.
2022 yaz sonunda ilki düzenlenen Kommagene Bienali’nin ardından geçtiğimiz yaz sonu yine aynı bölgede ilki düzenlenen ve bizim de ilk yılın ardından ikinci yıl da büyük bir merakla gittiğimiz LAR (Land and River Art)’ın da etkisiyle artık üçüncü yılda daha çok kişinin programındaydı bu yöre. Hem sanat hem de anlamlı bir kültür gezisi isteyenler içinse gerçekten müthiş bir fırsattı.
Nihat Bey bu nedenle Kommagene Bienal ile sadece yeryüzü ve nehir sanatına yoğunlaştıkları LAR (land and river art)'ı da hesaba katarak bu yılki bienal'in üçüncü ya da 2 buçukuncu bienal gibi olduğunu söyleyerek şöyle bir yanıt vermişti bana:
"En zorlandığımız sene bu yıl oldu. Dünyada saygın bienaller yönetmiş, ilk........
© CNN Türk
visit website