Yokluklar, kayıplar, dünyanın hali, insanlığın gelgiti, kendinle kurduğun bağın önemi, alıyorsan vermen, veriyorsan da bir noktada alman, teraziyi her daim dengelemen gerektiğini en iyi şekilde öğretti.
Doğruluğun, dürüstlüğün, gerçek olup gerçeğe yakın durmanın en büyük hazineden bile seni daha çok zengin kılabileceğini gösterip öyle gitti.
Bu sayede biliyorsun artık yapılanların er ya da geç yerini muhakkak bulacağını,
özgürlüğünün korkularınla yüzleşmedikçe her geçen gün daha da çok azalacağını, ertelediklerin kadar eksik, tek başına çıktığın yolculuklar kadarsa cesur olacağını..
Kaç insanı hiçbir çıkarın olmadan gerçek anlamda mutlu edebildin, kaçına gönülden bir ihtiyacını çıkarıp verebildin?
Kaç insana gönlünden geçeni tam geçtiği şekliyle aktarmasını becerebildin?
Kaç yanlışlığı fark ettiğin an düzeltmeyi başarabildin?
Kimler seni kazandı kimler kaybetti peki?
Yani bu yeni döngüye kimleri yanına alarak geçtin?
Çünkü artık hepsi apaçık çıktı ortaya..
Bir düşün bakalım kimler layık 2024’te sofranda oturmaya?
Kimler savunur seni kendi gibi, senin olmadığın ortamlarda?
Kimler en büyük gücü, cesareti, güveni veriyor sana, olamasalar da her an yanında?
2023 en çok bu soruların cevabını buldurmadı mı sana da?
Şimdi o yüzden baktığın şey şu değil........