İngiltere olaylarını nasıl okumak lazım?

Yaklaşık iki haftadır devam eden ve henüz sona ermiş görünmeyen İngiltere’deki olaylar gelişmiş ülkelerde mültecilere ve özellikle de Müslümanlara yönelik bu çapta bir şiddet eyleminin ilk dalgası.

Kıta Avrupası’nda (örneğin Fransa) belirli aralıklarla meydana gelen, kamu ve özel mülklere, sokaklarda park etmiş araçlara, marketlere vd. yönelik saldırılar İngiltere’deki eylemlere kısmen benzese de tümden benzemiyor. O olaylar çoğunlukla göçmen ailelerin Fransa’da doğmuş büyümüş çocuklarının içinde yaşadıkları ekonomik ve sosyal koşullara duydukları öfkenin patlamalarından kaynaklanıyor ve adeta bir alışkanlık haline geldi. Son olaylarda Fransız polisi hükümete muhtıra verir gibi yetki istedi, bunu kamuoyuyla paylaştı ve göstericilere karşı etkili güç kullanılmasını talep etti. Milli Cephe (Front National) adıyla kurulan ve daha sonra adını Milli Birlik (Rassemblement National) olarak değiştiren ve her yerde olduğu gibi aşırı sağ olarak adlandırılan Marine Le Pen’in partisinin adeta önlenemez yükselişi birçok diğer faktöre ilaveten mültecilerden kaynaklanıyor.

İngiltere yıllarca Kıta Avrupası ile mukayese edildiğinde bu konulardaki en hoşgörülü ülke kabul edilirdi. Mülteciler konusunu tek veya en önemli gündem haline getiren ve siyasi arenada başarılı olan bir parti olmamıştı. Peki ne oldu da Britanya (Birleşik Krallık özellikle de İngiltere ve Kuzey İrlanda) halkı birden patladı? Şu anda bu sokak gösterilerini yapanları ve şiddete başvuranları bir tarafa bırakacak olursak, eski başbakanlardan Boris Johnson’un kaleme aldığı makalesinde (https://www.dailymail.co.uk/news/article-13727921/BORIS-JOHNSON-Time-pack-Factor-50-Keir-check-Britain-reflect-frenzy-utter-stupidity-Labours-embarked-on.html) dile getirdiği gibi Britanya halkının yüzde 34'ü bu gösterilerin -muhtemelen şiddet hariç– haklı sebepleri olduğunu düşünüyorsa, o zaman bizim İngiltere dediğimiz Birleşik Krallık halkının üçte........

© CGTN Türk