Her şeye rağmen, ülke yönetimindeki çok kötü gelişmelere rağmen, ekonomiyi berbat edip enflasyonu azgınlaştırmamıza rağmen, turizmi yere seremedik.
Öyle değerli bir ülkemiz var ki, zarar vermek için ne yapsak da, bizi yere düşürmüyor. Tarımı bitirdik, eğitimi tanınmaz hale getirdik. Yargıyı, savunmayı, güvenliği şişkin kadrolara rağmen zayıflattık. Sağlıkta hastaneleri gereksiz büyüttük, randevu sistemini battal hale getirdik, halk doktoru dürbünle görüyor, ilacı bile kolay alamıyor artık. Hangi birini sayayım. İtibardan tasarruf olmaz diye tasarruf bile yapamıyoruz. Dünyada itibarımız yerlerde ama dünyanın itibar ölçüleri ile bizimki çok farklı. Ayranımız yok içmeye, atla gidiyoruz gezmeye.
Her şeyimizi sattık savdık. Havaalanları ile hastanelerimiz bile yabancılara geçiyor hızla. Yerli ve milli şirketimiz neredeyse kalmadı. Devletin fabrikalarını, Cumhuriyetin kazanımlarını çoktan elden çıkardık. Ne oldu bize, ülke yönetimini de mi şirketleştirdik? Yollarda Türkçe’nin dışında farklı konuşmalar işitiyoruz. Çarşıda, pazarda Suriyeli, Afgan, Irak ve Afrikalı işçi ve satıcılar… Kalabalıkların içinde cüppeli sarıklı yobazlar, (kapanın… Bu ne kıyafet?) diye kadınlarımıza kızlarımıza tacizde bulunuyorlar. Nerden nereye, biz bunlarla aynı yağmurda ıslanmadık. Nereden........